Anıtkabir ziyareti sırasında gözyaşlarını tutamayan Eda Ece, tepki görünce açıklama yaptı. Ünlü oyuncu, “Bu ülkede yaşıyorsan, özgürsen, bir bayrağın, bir marşın, bir toprağın, evin varsa bunu Atatürk’e borçlusun. Her kim..
“Yasak Elma” dizisindeki “Yıldız” karakteri ile tanınan
oyuncu Eda Ece, geçtiğimiz günlerde Ankara’ya gitti, Anıtkabir’i ziyaret etti.
Burada Anıt Özel Defteri’ni imzalayan Ece, memleket
meselelerini anlattığı bir de not bıraktı.
Ünlü oyuncu bu notu sesli bir şekilde okurken de
gözyaşlarını tutamadı.
Ece, duyduğu üzüntüyü şu sözlerle dile getirdi:
Bugün sizleri görmek çok güzeldi. Duygusal olarak o kadar yara aldım ki bu ay, ne yapsam az kalıyor sanki panik halim geçmiyor. Çekilen acılara empati yaptıkça huzur içinde yaşayamıyorum. Sırtım boynum gerçek anlamda büküldü. Sesim kısıldı. Hepinizin bildiği en sevdiğim şey olan mizah bile çaresiz, iyileştirmiyor. Sevgili Ata’mın huzuruna çıkınca bugün, bütün bu dolmuşlukla gözyaşlarımı tutamadım.
Böyle duygusal bir ay geçirirken Anıtkabir’de olmak çok iyi geldi. Ata’m bugün deftere sana yazı yazarken ellerim titredi, kelimelerime zor nokta koydum. Emanetine iyi bakıyor muyuz diye düşündüm. Bu güzel ülke için sana minnettarız. Keşke başka bir silüette yeniden gelsen. Ama gelmesen bile biz emanetine sahip çıkacağız. Emanetin olan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır, bizler buradayız. Huzur içinde uyu Atam. Her şey tekrar iyi olacak. El birliği ile…
Bu anlar, sosyal medyanın da gündemine oturdu.
Eda Ece’yi ağladığı için takdir eden de oldu, “Başka bir süliette yeniden gelsen” dediği için eleştiren de…
Oyuncudan o eleştirilere cevap geldi.
Bu kez Twitter hesabından bir paylaşım yapan Eda Ece,
şunları yazdı:
Atatürk’ü din düşmanı gösteren herkes, eksik ve yanlış biliyor. Kötü niyetle hakaret yazanlar ise cahillik yapıyor. Din, güzel ahlak demektir. Dindar insan kötülük yapmaz. Ben de inançlıyım hem de sonuna kadar. Ama din adı altında insanları kandırmanın karşısındayım. Neden şu an konu Atatürk? Çünkü bu ülkeyi ciddi bir yoklukla, fakirlikle, fedakarlıkla dış ülkelerin işgalinden kurtaran, özgürlük ve bağımsızlığına kavuşturan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’tür. Ve halkımızdır. Ülkenin gençlerine bıraktığı yazılar bugün hala doğru öngörülerdir.
Bu ülkede yaşıyorsan, özgürsen, bir bayrağın, bir marşın, bir toprağın, evin varsa bunu Atatürk’e borçlusun. Her kim olursan ol, bu gerçek değiştirilemez. Ben politikadan hiç hoşlanmam hiç de ilgimi çekmezdi. Spor da sevmem mesela, bir tek tenisi sevdim. Ben sadece sanat severim. Resimlere, ressamlara, heykeltıraşlara bayılırım. Tiyatro oyunlarına, dizilere, filmleri, müzikalleri izlediğimde mutlu olurum. Ama ben iyi okullarda okudum. Şişli Terakki Lisesi mezunuyum, Bilgi Üniversitesi’nde psikoloji okudum. Sanat tarihi dersleri aldım.
Hayatım boyunca sınavlara çalıştım, hala rüyamda sınava geç kalırım mesela bir kabus olarak, annem babam hep ders aldırdı, matematik hocası gider fizik hocası odaya girerdi. Gitmediğim dershane, kurs kalmadı. Tarih, coğrafya, din kültürü ve ahlak bilgisi hepsinin dersini aldım. Şu anda 32 yaşındayım, yetişkinim, çalışıyorum, kazanıyorum. Kazandığımın yüzde 40’ını vergi olarak gururla veriyorum. Üstüne çevrem şahittir ki kazandığımın çoğunu yardıma ihtiyacı olan herkese dağıtıyorum. Bu ülkeye yarar sağlamaya çalışıyorum çünkü ülkeme borçlu hissediyorum.
Hayvan hakları, çocuk hakları, kadın hakları benim için çok önemli. Bunlar için uğraşan insanlara beni çağırdıkları her yerde destek vermeye çalışıyorum. Bir kadına, bir çocuğa şiddet istismar bu konulara yüreğim dayanmıyor. Başka bir derdim yok. Hastane, yurt ziyaretlerimizde bana sarılıp ağlayan, ‘Annemin en sevdiği dizi Yasak Elma’ydı, annem öldü abla’ diye boynuma atlayan 9 yaşındaki çocuğu görüp, 2 çocuğunu eşini toprağa vermiş kadınla konuşup etkilenmemem, ağlamamam mümkün değildi. Ben taş değilim, insanım.
O yüzden bana ne derseniz diyebilirsiniz. Ben her şeyini kendi kazanmış İTÜ mezunu mühendis bir babanın ve modern Atatürk’ü seven, benim videomu ağlayarak izleyen, Kur’an-ı Kerim’i Arapça okumayı bilen, duaları hep tutan, inci küpeye bayılan bir annenin kızıyım. O nedenle bana ne derseniz diyebilirsiniz, benim vicdanım rahat. Zerre kötülük taşımıyorum içimde, güç ya da para da umurumda değil. Beni sadece insanlar, hayvanlar ve çocuklar ilgilendiriyor. Allah benim içimi ve yaptıklarımı zaten görüyor. Sevgiler.
Babamın bir lafıyla bitireyim: “Aptal olmadığın için özür dileme.” Ayrıca ilk tanınır hale geldiğim zaman bana ‘her gün gazete oku, gündemi takip et, sen artık tanınıyorsun röportajlar yapıyorsun ülkenden haberin olsun’ diye tembihlemiş bir insandır. Kitap kurdu, bilgisi sonsuzdur.