Yeni yüzyılda insanların hayatına giren sosyal medyanın bir amacı vardı… Özellikle Müslüman coğrafyalarında tek tip insan modeli çalışmaları sonucunda, özünden kopartılmış, batı hayranlığı besleyen, geçmişine söven, atasını geri kafalı nitelendiren,..
Yeni yüzyılda insanların hayatına giren sosyal medyanın bir amacı vardı…
Özellikle Müslüman coğrafyalarında tek tip insan modeli çalışmaları sonucunda, özünden kopartılmış, batı hayranlığı besleyen, geçmişine söven, atasını geri kafalı nitelendiren, okumaktan uzak, araştırmayı sevmeyen ve her doğruyu sosyal medyada bulmaya çalışan bir nesil oluşturuldu.
Yani tabir-i caizse, yeni nesiller sosyal medya da mankurtlaştırılmaktadır.
Geçmişte Mankurtlaştırmak; vücudu toprağa gömülü ve saçları kazınarak ıslak hayvan derisini başına geçirip güneşte bırakılarak yapılmaktaydı. Şu dönemde de o metodun yerini, sosyal medya mecraları aldı.
Yeniçağ’ın mankurtlaştırması ise bireylerin zihinlerine hükmedip onlara istenildiği gibi yön vererek öz kültüründen kopmuş, tarihini unutmuş hale getirerek oluyor.
Verimli üretimden uzak, faydasız meşguliyetlerle beyinleri uyuşturan saçmalıklar yapıp, buradan takipçi kazanmak için kendi benliğinden kopuyor bu insanlar.
Yanı sıra sosyal medyanın aile müessesini darmadağın ettiğini, ayrılmaların kahir ekseriyetini sosyal medya oluşturmakta olduğunu unutmamak lazımdır.
Dikkat edersek aile içerisinde baba başta olmak üzere, ebeveynler ve çocuklar arasında etkili iletişim, fikir alışverişi, sohbet – muhabbet kalmadı. Herkesin kafası aşağıda, sosyal medya da…
Maalesef bu durumun benim ülkemde olması ne kadar üzücü. Değil mi?
Sokak röportajlarına baktığımızda milli manevi sorulara o kadar saçma sapan cevaplar veriliyor ki manevi değerlerden kopuşların hızla arttığını görebiliyoruz.
Gençliğin kahir ekseriyetinin tek meşguliyeti sosyal medya olmuş vaziyette. Yemeyip içmeyip tüm vakitlerini orada değerlendirmeleri birazda biz ebeveynlerin hatası gibi duruyor.
Daha küçük yaşta çocuk ağlamasın ayağıma dolaşmasın diye eline telefon ve tabletleri tutuşturuyoruz.
Çocuk nerede geziniyor, neler yapar bunun takibini yapan bilinçli ailelerin çok az olduğu kanaatindeyim. Geri kalan kesim ise saldım çayıra mevlâm kayıra sözüyle örtüşmektedir.
Sosyal medyanın mankurtlaştırdığı nesil anne ve babaların sözünden çok güvendikleri mecralar ve izledikleri videolardan yönlendiriliyor.
Yeni yetişen çocuklar artık küfretmeyi ve argo kelimeleri sadece sokaktan değil izledikleri saçma sapan akla ziyan videolardan da öğreniyorlar. Ve ne yazık ki bu durumda değerlerimizden ve kültürümüzden uzak bir nesil yetişiyor.
Yetişkin insanların ise sosyal medya algısıyla yönetildiklerini, hangi yönde ilerlemeleri, ne yapmaları, yaşantılarının nasıl olması gerektiğini de sosyal medya algısıyla mankurtlaştırıldığını unutmayalım.
Ahlaksız söylemlerle videolar çekip, meşrulaştırarak sosyal medya mecralarında yayınlayıp insanların akıllarını ifsâd etmek abesle iştigaldir. Bunlar düpedüz kasıtlı yapılmış ahlakı bozmaya yönelik çalışmalardır. Bu safi zihinleri bulandırıp karıştırmaktır…
Bakın sosyal medya birçok ülkenin başına bela açıyor. Özellikle dolandırıcı şebekelerinin yuvası farklı farklı isimlerde açılan dolandırıcılık sayfalarının kurbanı olan kolay yoldan para kazanma heveslileri benim ülkemde de var.
Bu dolandırıcı şebekeleri özellikle Türkiye’nin güzide kurumlarının adlarını kullanıyor ve karşınıza çıktığında şikâyet ediyorsunuz, bir ikisini ettiniz ya diğerlerini etmeye kalktığınız da asla şikâyet ettirmiyor… Anadolu’da, ipin ucu kimin elinde derler?
Maalesef batılı ülkelerde son dönemlerde Kur’an-ı Kerîm’i yakmak, buna çanak tutmak, islamofobinin de ileri evresi… Malum tohumları geçmişte attılar şimdi meyvelerini veriyor…
Ses çıkartan var mı yok, yaptırım var mı, yok her şey normalmiş gibi karşılanır oldu. Neden acaba?
Lâkin şunu unutuyorlar Kur’an-a uzanan kirli zihinler ve eller beşer tarafından kırılmasa bile, Onu indiren ve koruyan Allah’ın kimsenin yanına bırakmayacağına sonsuz inancım vardır. Vesselâm…