Aslında bu söz el sanatları ile uğraşan; çıraklık – kalfalık akabinde ustalıkla taçlandırılan çok mesleklere yakışan bir sözdür. Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapmayacaksın… Peki bu sadece berber, marangoz, terzi, tamirci..
Aslında bu söz el sanatları ile uğraşan; çıraklık – kalfalık akabinde ustalıkla taçlandırılan çok mesleklere yakışan bir sözdür. Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapmayacaksın…
Peki bu sadece berber, marangoz, terzi, tamirci gibi sanatkârlar içinde böyle değil mi?
Öyle ama işleyiş farklı olabiliyor. Eli biraz makas tutan, eli biraz iğne tutan, eli biraz tornavida tutan ben ustayım deyip kendini pazarlamaya çıkıyor. Sonrası malum ya tıraş bozuk oluyor ya terziden bozuk tamir çıkıyor ya da arabanızda telafisi olmayan arızalar yüz gösteriyor…
Birde son asırda bunlara benzer eli biraz kalem tutan hele ki birde her hangi bir fakültenin lisans bölümünden mezunsa az birazda yukarda emminiz birde dayınız varsa al sana yönetici altta çalışanın da canı çıksın.
Siz bu işlere emek verenin birde liyâkatli olması gerektiğini kürsülerden konuşulduğuna pekte kulak asmayın…
Yıllardır dinleriz o kürsüleri hep te eleştirmişimdir. Lisan-ı Kâlinizle lisan-ı hâliniz birbirini neden tutmuyor diyerekten…
İşin doğrusu onlarda bize kulak asmıyor yine bildiklerini yapıyorlar. Kim diye soracak olursanız, siyasetin başında oturanlar.
Bekler durusunuz ben liyâkatliyim bana görev verirler ben siyasette yükselirim, kendi kendinize de hayıflanırsınız bu işin her kademesinde görev yaptım çıraklık yaptım, kalfalık yaptım, artık usta oldum beni de görürler diye ömrünüzü geçirir, sonra ilk fırsatta kenarda kalırsınız…
Dışardan birileri gelir, hiç siyasetle ve ya bürokrasiyle uzaktan yakından ilgisi alâkası olmamış, bir bayrak dahi asmamış, direğe tırmanmamış, afiş dahi asmamış, hiçbir mitinge saatler önce gidip de güneşi yememiş, fakat tabir-i caizse iş pasta yemeye gelince mükâfât dağıtılırken en ön sırada olurlar. Çalışma varken en arkada hatta ortadan yok olanları görürsünüz…
İşte bunun adına çıraklığını yapmadığı işin ustalığını yapanlar deniliyor.
Peki bu vaziyette olursak ortaya güzel işler çıkar mı?
Ülke yararına işler yapılırken destek mi gelir yoksa takoz mu olurlar diye düşünürsek ortaya ne çıkar biliyor muyuz?
Rahmetli Erbakan Hocam gençliği tarif ederken “hayra motor şerre fren” derdi işte bunun tam tersi olur ve oluyor da. Ülke menfaatlerine fren, şer işlere de motor olurlar… Kraldan da çok kralcılık yaparlar milleti canından bezdirirler…
Bunun zararı kime diye sorulacak olursa; hem millete, hem vatana, hem de mevcut iktidara olduğunu gözlemlemekteyiz…
Bu minvâlde lider kendini vatan millet uğruna harap etsin lâkin arka planda koltuk uğruna kendini inanmadığı bir davanın müntesibiymiş gibi pazarlayan mefkûreleri reziller bu çatı altında kaldığı zaman zarfında sıkıntı büyük demektir.
Dava adamları dışarda kalıpta vitrinciler ön plana çıkıyorsa vay halimize…
Birileri halen alttan hükümetin altını oymaya çalıştığı fısıltıları fazlaca çoğalmaya başladı kim olabilir fetö ve işbirlikçileridir diye düşünmeden edemeyiz ne demişti atalarımız su uyur düşman uyumaz.
İşe alımlara dikkat edin. Bürokrat atamalarının geneline dikkat edin. Bu mevcut iktidar partisi ve diğer siyasi partiler içinde geçerlidir.
Eğer çıraklık yaptırdığı tabandaki insanlara ustalık yaptırtmazsa işin sıkıntısını ilerde sandıkta ve daha da ilerisinde zuhûr edebilecek işlerin vahametini düşünemiyorum.
Geçmişteki tabela partilerine dönüşmesi zor olmaz. Eğer tabanına sahip çıkarsa yıllarca devam edebilir.
Bu yazımızı da öyle sündürüp oraya buraya çekecekler elbet vardır… Çünkü biz bu özeleştirileri yazıyoruz ki görülemeyen görülsün, bilinmeyenlerde bilinsin diye. Biz siyasetin tozunu da yuttuk mürekkebini yalayıp, diviti ile de yazdık…
Bakın görün önümüzde 2023-2024 seçimleri var aday adaylarını göreceğiz eğer sahanın ve temayülde çıkanlar yapılmazsa bölgelerin istemediği dayatma adaylarla çıkılırsa seçime, işler zora girecek…
Bu dayatma adaylarla yapılan seçimlerde nasıl hüsrâna uğranıldığını gördük.
Hiçbir beklentisi olmayan dava insanlarını dinlediğimizde ortaya çıkan manzara bu minvâlde…
Mâ’Mâfih bizim aldığımız terbiyede, vazife istenmez verilir… Vesselâm.