Cüneyt Arkın’ın kızı Filiz Canlı’ya yazdığı mektup ortaya çıktı!

Yeşilçam efsanesi Cüneyt Arkın, evinden kalbinin durması sonucu yaşamını yitirdi. Sanatçı, Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazına müteakiben Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurlanan oyuncunun cenazesinde, eşi Betül Arkın, oğulları..

Cüneyt Arkın’ın kızı Filiz Canlı’ya yazdığı mektup ortaya çıktı!
Son Güncelleme: Whatsapp

Yeşilçam efsanesi Cüneyt Arkın, evinden kalbinin durması sonucu yaşamını yitirdi. Sanatçı, Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazına müteakiben Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurlanan oyuncunun cenazesinde, eşi Betül Arkın, oğulları Murat ve Kaan yasa boğuldu. İki oğluyla sık sık poz veren Arkın’ın, ilk evliliğini yaptığı Güler Mocan’dan Filiz Canlı adında bir kızı olduğu ortaya çıktı.

1966 yılında kızı Filiz’i kucaklarına alan usta sanatçının, 50 seneyi aşkın süredir görüşmediği kızına yıllar önce yazdığı duygu yüklü mektup ise dikkat çekti. Beyaz TV’de yayınlanan ‘Beyaz Magazin’ programında ortaya çıkan 10 Mart 1968 tarihli mektuba göre; Cüneyt Arkın, kızına hasretle sesleniyor.

“ANNEN YİNE SENİ BANA GÖSTERMEDİ”

“Canım yavrum Filiz’im. Sana bunları yazmamın bir sebebi var. Bugün 10 Mart 1968, Kurban Bayramı’nın birinci günü. Bugün yine annen seni bana göstermedi. Telefonları yüzüme kapatıyor, mektuplarımı okumuyor. Senden ayrıları iki ay oldu. Seni bin yıl görmemiş gibi özledim. Artık tatlı yüzün, yavaş yavaş hafızamdan siliniyor. Göğsüme dokunan o küçücük elinin sıcaklığı azaldı. Günlerdir cehennemin dibindeymiş gibi acılar içindeyim. Bin kere adını fısıldadım. Bin kere Allah’a dua ettim seni bana göstersin diye. Korkular içinde sana geldim. Bana kapıyı açmayacaklarını bile bile.

Cüneyt Arkın'ın dostları duayen sanatçıyı anlattı

‘Hayatımda yediğim en güzel dayaktı’Cüneyt Arkın’ın dostları duayen sanatçıyı anlattıHaberi Görüntüle

Eve karı-koca iki dostumu gönderdim. Ben de köşede bekledim. Kadın hamileydi, yüzü çilli, şefkatli bir çocuk beklemenin mutluluğu içindeydi. Ama benim kadar korku içindeydiler. Teyzelerin onları kovmuş. Annen seni pencereden olsun görmeme razı olmamış. Sen teyzenin kucağındaymışsın, mavi dantelli bir elbisen varmış. Tatlı tatlı gülüyormuşsun. Yaramazlık yapıp utanıyor sonra başını saklıyormuşsun. Bir babadan çocuğunu hangi kuvvet ayırır.

“ACI ÇEKİYORDUM VE YALNIZDIM”

Buna hangi yürek razı olur? Hangi kötülük böyle bir sevgiyi yener? Bütün duygularım ölmüş gibiydi dönerken. Dünyanın bütün kurşunları yüreğime sıkılmış gibiydi. Bir annenin katılığını, duygusuzluğunu, gaddarlığını neyle izah edecektim. Annenin son iki yıldır bana gösterdiği korkunç sahnelerde kendisinden çok teyzem Gül’ün ve çevresinin payı vardı. Mahkeme haberlerinde çıkan resimlerinde şaşkın, biraz öç almışlığın rahat tebessümündeki acıyı yine ancak ben çözebilirim. Çocuğum bunlar bizim yazımız, kaderimiz. Ama anne bir elini uzatsa kurtulacaktım. Evet, yavrum acı çekiyordum ve yalnızdım. Annenin bende güç bildiği, kıskandığı her şey, şöhretim ve param beni dünyada yalnız bırakmıştı. Çünkü suçlarımda, zaaflarımda samimi idim. Suçluydum ama sahte değil, içten pazarlıklı değil, cimri değil.

'Fatma’m bekle beni orada geliyorum'

Cüneyt Arkın’ın duası kabul oldu!’Fatma’m bekle beni orada geliyorum’Haberi Görüntüle

“ÖLÜMÜME RAZI OLACAK KADAR TÜKENMİŞTİM”

Annenle aramızda büyük bir ayrılık da Türk sinemasını asla önemsememesinden ileri geliyordu. Ona göre yaptığım bütün iş basit ve aşağılayıcı bir şeydi. Teyzelerin de aynı şeyi düşünüyorlardı. İşimi kazanmak anneni kaybettiriyordu bana. Görüyorsun yavrum, anneni kazanmak, işimi kazanmak anneni kaybettiriyordu bana. Yapayalnızdım, yine de anneni delice seviyor ve dayanıyordum. Annen dışarıda görev almak istiyordu. Kırklareli’ne tayini çıktı. ‘Kendime güvenim gelir, oyalanırım’ diyordu. Doğru söylemediğini biliyordum. Gitmek istemiyordu ama ‘Gitmem gerekiyor’ diye dayatıyordu. Neden gittiğini ve neden gittiğini kesin olarak bilmiyordu. Ama o günler ölümüme bile razı olacak kadar bezgindim, tükenmiştim.

“ANNENİ ASLA AFFETMEYECEKSİN”

Yokluğunun acısını iki gün sonra duydum ama artık çok geçti. ‘Bana dön’ diye yalvarmam lazımdı ama yapamadım. Bunları sen de bileceksin ve anneni asla affetmeyeceksin. Annen benimle savaşıp beni rezil etmeyi kendine görev bilmişti. Bense hala birleşmeyi ve kötü bahtımıza karşı gelmeyi teklif ediyordum. Sanki o benimle doğdu, benimle ölecek. Ah çocuğum! Nedir bu iğrençlikler, sessizce sevmek ve bağışlamak varken. Ben suçlarımı ve onun suçlarını bilerek geleceğe güvenle, erkekçe, dostça, arkadaşça, insanca, yiğitçe, bakarak yalnız onu seviyorum. Yalnız onun yarattığı ve yapayalnız bırakmak istediği sevgiyi kurtarmaya çalışıyorum. O ise sevgiyi bağılı kalmayı küçük gördü ve şimdi benden daha yalnız.

'Cüneyt Arkın ikinci babam gibiydi'

Mehmet Ali Erbil’in gözyaşları!’Cüneyt Arkın ikinci babam gibiydi’Haberi Görüntüle

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş