Elâzığ’da emeklilere yapılan yüzde 25 zam oranına tepki gösteren emekliler maaşlarına seyyanen zam yapılması talebi ile dün dernek binası önünde bir araya geldiler.
Türkiye Emekliler Derneği (TUED) Elazığ Şubesi Başkanı Vedat Gür emekliler adına yaptığı açıklamada taleplerini sıraladı.
Emekliler ‘Emekli üvey evlat değil, emekli intibak bekliyor, emeklinin itibarından tasarruf olmaz’ yazılı pankartlarla emekli maaşlarına yapılan zamlara tepki gösterdiler.
“EMEKLİLERİMİZ AÇLIK SINIRIYLA BAŞBAŞA BIRAKILMIŞTIR”
Vedat Gür şunları söyledi:
“Bugün ülkemizde enflasyon ortalaması yüzde 150 ama TÜİK aylık oranları yüzde 2 ile yüzde 4 arasında açıklayarak emeklilerimizi, dar gelirlileri, dul ve yetimleri, bırakın yoksulluk sınırıyla kalmayı, açlık sınırıyla baş başa bırakmışlardır. Hepimizin bildiği gibi, TÜİK denen Türkiye İstatistik Kurumu var. Bu kurum, bugünkü aylık yüzdeli oranları hiç gerçeği yansıtmayan oranlar şeklinde açıklıyor. Bugün ülkemizde enflasyon ortalaması yüzde 150 ama aylık oranları yüzde 2 ile yüzde 4 arasında açıklayarak siz değerli emeklerimizi, dar gelirlileri, dul ve yetimleri, bırakın yoksulluk sınırında kalmayı, açlık sınırıyla baş başa bırakmışlardır. Biz bu TÜİK denen kurumu kınıyoruz. Hükümetimizin değerli yetkilileri, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımız olmak üzere TÜİK’in açıklamalarını gerçeğe alarak, bize zamları veriyorlar. Halbuki bu TÜİK’in açıkladığı rakamlar tamamen gerçeği yansıtmamaktadır. Biz emeklilerin yaşam standartlarını kolaylaştıracak tüm maddeleri birebir mektup haline getirerek, sayın Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanımız Kazım Ergün tarafından bir yemek davetinde Sayın cumhurbaşkanımıza sunduk. Bu sunumlardan sonra Türkiye’de yaşayan 16 milyon emeklinin durumunu kendisine anlatılmıştır. Bugün Türkiye’de EYT’lilerle birlikte 16 milyon emeklinin inanın ki 6 milyonu açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Dul ve yetimlerimiz 3 bin 500 lira alan hanımefendimiz, beyefendimiz var. 5 bin 500 lira ortalama dul ve yetim maaşı alan insanlarımız var. 16 milyon emeklinin yüzde 60’ı 7 bin 500 ve altında maaş alan insanlar. Bu insanlar adına Türkiye’yi yönetenlerden ve yönetmeye talip olan büyüklerimizden bu insanların halini görmelerini istiyoruz ve bir reçete olarak bize sunsunlar.
“EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNDE OLMALI”
Açlık sınırı altında ezilen emekliye sadaka değil sağlıklı ve onurlu yaşamaları için bir zam vermelerini bekliyoruz. Biz emekliler olarak onurlu ve gururlu, asil insanlarız. Bizim sadakaya ihtiyacımız yok. Bizim normal standartlar içerisinde yaşamamızı sürdürebilmemiz için diğer kesimlere verilen zamların aynısını emeklilerimize ve dar gelirlerimize, dul ve yetimlerimize de uygulanmasını istiyoruz. En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesinde olmasını istiyoruz. Emekli maaşında dünya ülkeleri arasında istatistiklere göre en kötü durumda olan ülkeler arasındayız. En yükseği Lüksemburg, nüfusu Ankara kadar değil ama en yüksek oranda 3010 Euro veriyor. Emeklisine her ay en düşük maaş veren ülke olarak ise Türkiye 255 Euro veriyor. Bu ne demektir? Bugün büyüyen, gelişen bir ülkede eğer bana 255 dolar gelir gösteriyorsa, o da hükümetimizin iyi gitmeyen ekonomisinin cezasını biz emeklilere, dul ve yetimlere kesmesi demektir. Haziran ayında devlet büyüklerimizin açıklamalarını duyarlı bir şekilde sizler adına izledik, mutlu da oluyorduk. Memura bu kadar, asgari ücretliye bu kadar, devlet kurumlarında çalışanlara bu kadar deyince, biz de ümitlenmiştik. Az alana çok, çok alana az verilecekti. Biz de bu kapsam dışında kalarak devletin öz evlatları değil de üvey evlatları durumuna düştük. Biz bu akil ve asil insanlar olarak, hiçbir zaman üvey evlat olmadık, kimse bize bu gözle bakamaz. Biz bu devletin akil insanlarıyız, onurlu şerefli insanlarız. Kimse bizim duygularımızla oynamasın.
DEPREM BÖLGESİNDE BİLE EMEKLİLERE AYRIM YAPILDI, ELAZIĞ’DA BU DEPREM YAŞANMADI MI?
Geçmiş dönemde emekli şartlarımız iyiydi. IMF’ye bağlandıktan sonra maaş oranlarımız yüzde 30-35 arasında düşürerek emekleri maaş oranlarını oldukça düşük bir orana çektiler. Bu konu her platformda, her başkanlar toplantısında veya Çalışma Bakanlığı ile olan toplantılarımızda ilk konuştuğumuz konulardan birisi oldu. ‘Sayın Bakanım emekliyi bağlama oranlarını eski sisteme getirin’ diye taleplerimizi iletmişizdir. Bir de şunu söyleyeyim; herkes gibi Maraş depreminden 11 ilimiz de etkilendi. Allah böyle felaketleri ne bölgemize ne ülkemizde de hiçbir ülkeye vermezsin. Depremden sonra öyle bir ayrım oldu ki biz zaten her zaman adaletsizlikten, gelir dağılımın eşitsizliğinden şikâyetçiydik. Deprem bölgesinde karayolundan emekli olana her ay 6 ay boyunca 2 bin- 2 bin 500 lira deprem yardımı verildi. Sanki Elazığ’da biz bu depremi yaşamamışız gibi. Emeklilere verilmiyor, bu paradan bir kuruş ödeme yapılmıyor. Devlet büyüklerine sesleniyorum; Sayın bakanlarım, Cumhurbaşkanım, Türkiye Cumhuriyeti’nde onlar vatandaş da bizler başka ülkeden mi geldik? Niye biz dışlandık? Esas mağdur olanlar bunlar. Bunlara neden verilmedi? Onu da devlet büyüklerimizin takdirine sunuyorum. Sözlerime son verirken dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün bir cümlesiyle noktalamak istiyorum. Atatürk’ümüz ne diyor biliyor musunuz; ‘Bir çocuk uyuyorsa büyümek içindir, bir millet uyuyorsa ölmek içindir.’ Artık uyanın emekliler uyanın!