“Aşı olmak suretiyle alabileceğiniz risk, aşı olmayıp virüse yakalanmanız durumunda karşı karşıya kalacağınız riskin yanında hiçtir.” Pandeminin başlangıcından bugüne bir buçuk yıla yakın zaman geçmiştir. Bu süreçte çok fedakarlıklar..
“Aşı olmak suretiyle alabileceğiniz risk, aşı olmayıp virüse yakalanmanız durumunda karşı karşıya kalacağınız riskin yanında hiçtir.”
Pandeminin başlangıcından bugüne bir buçuk yıla yakın zaman geçmiştir. Bu süreçte çok fedakarlıklar yapıldı, çok sıkıntılar yaşandı ve ne yazık ki en acısı da bir çok kıymetli insanımız kaybedildi.
Salgın sürecinde aşılamanın etkin bir şekilde devreye girmesi ile elbette ki virüse karşı büyük bir güç kazandık. Ancak virüs de insanoğlunun tedbirlerine karşı daha hızlı, daha kolay bulaşabilecek mutasyonlara uğramış ve uğramaya da devam etmektedir.
Özetle; mücadele ettiğimiz virüs ilk güne oranla çok daha bulaşıcı ve tehlikeli bir yapıdadır. Bunun en son ve en tehlikeli şekli ise delta mutasyonudur.
Kamusal tedbirlerin olabildiğince azaltıldığı, daha rahat nefes aldığımız bugünlerde elbette ki bireysel tedbirlerin attırılması daha bir zorunluluk haline gelmiştir. Öyle ki şuan için mutasyonlu virüsün yayılımı toplumda hızla artmaya devam etmektedir. Bu artış beraberinde hastalığı ağır geçiren ve hastaneye yatan insanların sayısını da arttırmıştır. Çünkü özellikle delta varyantı normal virüse oranla misli ile hızlı bulaşmakta ve aşısız insanlarda çok daha ağır seyretmektedir.
Öyle ki; ben aşı olmadım ama kendimi koruyorum, mümkün mertebe izole ediyorum anlayışı da çoğu kez yetersiz kalmaktadır.
Hele geçirilen bayram, zirveye çıkan iller arası hareketlilik, içinde bulunduğumuz ikinci çay sezonu, eğlence, sayfiye yerlerindeki hareketlilik, genel olarak nüfusumuzun katlanarak artmış olması riski defayen büyütmüştür.
Vaka sayılarımızın yükselmeye başladığı bugünler; önümüzdeki süreç için bizi ciddi anlamda endişelendirmektedir. Bu mücadele de en büyük ve etkin güç olan aşılamada ise hedef nüfusumuzun % 65’ine yakına ulaşılmıştır. Özellikle 35 yaş altı nüfusta aşı oranı düşüktür.
Vatandaşımız kolay aşılansın ve aşıya rahat ulaşabilsin diye ilimiz genelinde randevu zorunluluğu kaldırılmış olup, aşı ekiplerimiz köy köy, hatta yayla yayla gezip insanlarımıza bu hizmeti ulaştırmak için büyük gayret göstermektedirler.
Ancak tüm bu uğraş ve kolaylığa rağmen halen birçok insanımız aşı olmak istememekte veya tereddüt yaşamaktadır. Bu durum üzerinde bilimsel temel ve gerçeklikten uzak, tamamıyla eksik ve ön yargıyla dolu, aşı karşıtı söylem ve görüşler de etkili olmaktadır. Hatta aşı olanların düşük bir kısmında yaşanan tamamen geçici ve hayati risk teşkil etmeyen, kol ağrısı, halsizlik, baş ağrısı gibi kısa süreli yan etkilerin korkulacak boyutta anlatılması, abartılması vatandaşımıza aşıya karşı endişeye sebep olmaktadır. Özetle aşı olmak suretiyle alabileceğiniz risk, aşı olmayıp virüse yakalanmanız durumunda karşı karşıya kalacağınız riskin yanında hiçtir.
Şuan hastanelerimize başvuran kişilerin, virüsün ağır seyrettiği ve ıstırap çeken kişilerin şu veya bu şekilde aşı yaptırmayan kişilerdir. Bunlar arasında genç yaşına güvenip bana bir şey olmaz diyen ne yazık ki çok da vatandaşımız vardır.
Özetle içinde bulunduğumuz durumda akıl, bilim ve mantık aşıya ulaşıldığı anda tereddütsüz olmayı gerektirir.
Kıymetli vatandaşlarımızdan özellikle ricamız kendileri, sevdikleri ve tüm toplumun sağlığı için mutlaka aşılarını olmaları, bilimsel temel ve gerçeklikten uzak ya olursa mantığı ile kurgulanmış söylentilere asla kulak asmamalarıdır.
Yarın korona ile karşılaşıp zor duruma kalmadan bugünden tedbiri alıp aşımızı olalım.
