Terör devleti İsrail’in 7 aydır devam ettirdiği zulüm ve saldırılara rağmen Gazzeyi terketmeyip mücadele edenleri ve hastaneleri yurtları belleyen onurlu hekim ve sağlık çalışanlarını selamlayarak sözlerimize başlamak istiyoruz. 7 aydır..
Terör devleti İsrail’in 7 aydır devam ettirdiği zulüm ve saldırılara rağmen Gazzeyi terketmeyip mücadele edenleri ve hastaneleri yurtları belleyen onurlu hekim ve sağlık çalışanlarını selamlayarak sözlerimize başlamak istiyoruz.
7 aydır devam eden vahşi zalimlerin TÜM ZULÜMLERİNE SABREDEN onurlu Gazze halkına selam olsun.
Tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen, aç, bi-ilaç, can tehlikesi içerisinde olmasına rağmen hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına ve sağlık çalışanlarına selam olsun.
Tüm acılara rağmen sabreden, narkozsuz tedavi olan, kan revan içinde hastane köşelerinde yatan Gazze’deki hastalar şifa bulsun.
Gazze için mücadele eden ruh ile kendi nefsinden başka bir gündemi olmayan ruh her zaman farklı olacaktır. Çünkü insanlık, vicdanın sesine kulak verenlerin omuzlarında yükselir ve bu yolculukta kararlılıkla ilerleyenler, geçmişin karanlığını aydınlığa dönüştüren ışık olurlar. Gelecek, adil bir dünya için çaba harcayanların omuzlarındadır ve bu çaba, mahşeri vicdanda sonsuza dek yankılanacaktır.
Türkiyedeki hekimler ve sağlık çalışanları olarak Sessiz Yürüyüş’ümüzün 25. haftasında Gazze için sesimizi yükseltmeye devam ettiğimizi ve edeceğimizi belirtmek istiyoruz.
Yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekimden itibaren 7 aydır devam ettirdiği saldırıları neticesinde 35 bin kişi şehid oldu ve 100 bine yakın kişi ise yaralandı, 19 binden fazla çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır.
Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken şu anda Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin tamamı ve güneyindeki hastanelerin çoğu sağlık hizmeti veremez durumda. Bugünlerde Gazze’de ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3 hastane mevcut. Bunların da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş ve birçoğu da çalışan, 6 aydır maaş almadan çalışmaya devam eden doktor ve sağlık görevlilerinin şehit edilmesi, tutuklanması veya göçe zorlanması nedeniyle sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Özellikle Gazze’nin kuzeyindeki bazı hastanelerde hemen hemen hiç tıbbi malzeme kalmamış ve güney-kuzey arası bağlantı neredeyse tamamen kesildiğinden malzeme tedarik edilemez hale gelmiştir.
Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalandı ve hizmetdışı kaldı.
Gazze’nin güneyindeki en büyük hastanesi olan El-Nasır Hastanesi bombalandı ve hizmetdışı kaldı.
Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor.
Gazze’deki durum, tam anlamıyla bir soykırımın acımasız yüzünü gösteriyor. İsrail, Gazze’yi bir toplama kampına dönüştürmüş, insanlar için güvenli bir liman aramaları imkansız hale gelmiş, son sığınakları olan hastaneler dahi bombalanarak insanlık dışı bir vahşete imza atılmaktadır. Bu vahşete sessiz kalmak, insanlığın vicdanını ayaklar altına almak demektir.
Gittikçe zalimliği ve zulmü artan İşgalci İsraile diyoruz ki zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır, senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin kara sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın.
Bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında olup yardımcın olanlar da ilerde utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacak..
Geriye dönüp bakıldığında, çaba gösterenlerin gönülleri huzur bulacak, diğerleriyse vicdan hapishanelerinde ömür tüketmek zorunda kalacaklar.
Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda,
İmkan olursa gemilerle kardeşlerimizin yardımına koşup, elimizden geleni yaptığımızda,
İmkan ve şartlar müsait olmadığında;
EYLEM ile yüreğimizdeki ateşi diri tuttuğumuzda, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerini haykırdığımızda,
DUA ile Allah’dan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde,
BOYKOT ‘u gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak.
Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu GAZZE; KAZANDI, KAZANIYOR, KAZANACAK…
Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz!
“Kanıksamayacağız!” “Normalleştirmeyeceğiz!” “Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!”
Israel’s genocidal attacks against innocent civilians, children, doctors, patients, and hospitals are getting more and more brutal.
Bombing hospitals and preventing people from receiving healthcare is an obvious war crime.
As medical doctors from Türkiye, we have started our protests against those who committed the massacre and those who remain silent about what’s happening in Gaza Strip.
We have started “Silent March” in November 2023, walking in silent every Saturday, wearing doctors’ white coats with blood on them, representing the attacks on healthcare professionals and hospitals.We will repeat our march in the same day every week and not stop until the attacks end.
This is 25rd week. We are still here, we are continuing our marches more than 20 cities all around Türkiye. We will repeat our march in the same day every week and not stop until the attacks end.
We invite all doctors of the world to join us and stand against genocide, regardless of religion, language, and ethnicity.
We will not let this genocide normalised!
We will not ignore the bloodshed!
We will stand against oppression with patience and commitment!