Hayatta sansasyon peşinde olmadım. Birinin yahut bir kesimin özellikle lehine yahut aleyhine olsun diye yazmadım, konuşmadım!.. Bir akademisyen olarak ihtimaller üzerinde durur, analiz yapar onlardan bir sentez oluştururum. Sonra..
Hayatta sansasyon peşinde olmadım. Birinin yahut bir kesimin özellikle lehine yahut aleyhine olsun diye yazmadım, konuşmadım!..
Bir akademisyen olarak ihtimaller üzerinde durur, analiz yapar onlardan bir sentez oluştururum. Sonra da bunu insanların beğenisine sunarım. İşin teorisine, özüne bakar, pratiğine yani doğrudan (günlük) siyasete girmem!..
Son yirmi yıldır, gazetelerdeki köşe yazılarımda, kitaplarımda, Facebookta, TV’lerde fikirlerimi “neyse o” gerçekliğinde beyan ederim…
Niyetim halistir, önceliğim de hep insanımızdır. Bu bağlamda bugünümüzdür, yarınımızdır, vatanımızdır, devletimizdir.
Dolayısıyla bu yazının başlığına bakıp da kimse, ham düşünceyle, “Şimdi ne demek istiyor bu Hoca? Yine inceden inceye Reis’e dokunacak” diye aklından geçirmesin. Yani konjonktürel davranan yazarların çoğu zaman yaptığı gibi aslını gizleyerek, üstünü kapatarak söylemeye çalıştığım bir şey yok, her şey açıktır:
RTEÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları: 20 – 0
RTEÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları: 3 – 0
RTEÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum: 2 – 0
RTEÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi: 2 – 0
Peki, nedir bunlar?..
Bunlar, her konuşmaya ”Sayın Cumhurbaşkanımızın şerefli ismini taşıyan…” diye başlanılan Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesin Tıp Fakültesinde, tıpta uzmanlık sınavı (asistanlık) için açılan kadrolar ve TUS sınavına giren pratisyen hekimlerin bu kadroları tercihi, yani yerleşimi!
20, 3, 2, 2 açılan kadrolar, 0’larda müracaatlar, tercihler yani R.E.Ü.Tıp Fakültesini beğenenler!..
Üniversitemizin anlı şanlı yöneticileri tıp fakültesini asistanlarla donatmak, bununla bölgenin ve memleketin uzman doktor açığını kapatmak istemiş ve müthiş vizyonerlikleriyle kadro sayılarını belirlemişler…
Demişler ki dahiliyeye 20 kadro açalım, Çocuk hastalıklarına 3, Kadın Doğuma… Öyle ya… Biz değil Türkiye’de önde gelen üniversitelerden biri olmak, Sayın Rektörün ifadesine göre dünyanın en başarılı üniversiteleri listesine girmiş(!) bir üniversiteyiz… Dahası üniversitemizin tabelasında “Recep Tayyip Erdoğan” yazıyor!.. Daha ne olsun? Bu genç hekimler akılsız yahut vatan haini değil ya! Elbette koşa koşa geleceklerdir!
Ama netice?
Netice işte yukarıdaki rakamlar. Dördünü toplasan 27– 0. Yani çok tecrübeli, işinin ehli üniversite idarecileri 27’nin geleceğiniği tahmin etmiş velakin hain doktorlardan kimse gelmemiş!??
Diğer branşlarda bazı müracaatlar yok değil, var! Var ama nelerde var, temel bilimlerde var, riski olmayan, çoğu klinikten uzak alanlarda var!
Bir de bu kadrolara girilen puanlar var tabi. Mesela 100 üzerinden 45 küsür puanla Rize R.T.Erdoğan üniversitesi tıp faültesi (…) tercih edilmiş! Yani zaten başka bir yeri tercih etme şansı olmayan, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir seçmeli sınavda kolay görülemeyecek bir baraj puan (45 puan) ile bu kadroya girilmiş!
Bu durum elbette tek başına Rize’ye has değildir. Bazı klinik branşların tercih edilmemesinde ülkemizde uygulanan çok yanlış genel sağlık politikası ve biçare yükseköğretimimizin yansıması çoktur ama 29-0 da şüphesiz üniversite ve tıp fakültesi yönetiminin tarihi ayıbıdır.
Bilmem başka söze, boşuna vakit ve enerji harcamaya yani sağır sultana seslenmeye gerek var mı?
Bir de bunların üstüne…
Çok değerli, sözüne güvenmemiz gereken vekillerimizin, yok efendim “Rize Şehir Hastanesinin Projesi hazır. Sayın Cumhurbaşkanımıza şukranlarımızı sunarız” beyanları!..
Sanki dört sene önce “Sondaj çalışmaları başladı…” “Yıl ortasında temeli atılacak” “Karada yapılacak, Denizde yapılacak…” “Yani kesin yapılacak ama yerini söyleyemeyiz, sürpriz olacak” ve benzeri laf-ı güzaflar ve de son seçimlerin öncesinde Sayın Cumhurbaşkanının (partisinin başkanı olması beni çok ilgilendirmiyor ama) devletin başı olarak “Müşterisi bulununca yapacağız” sözü yokmuş gibi..!?
Neyse, uzatmayalım…
Vallahi kim söylerse söylesin benim için bu sözlerin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur artık. Böyle boş konuşanlara da güvenim, itibarım da yoktur.
Yani siz mi yapacaksınız? Hangi hassasiyetle? Hangi eğitim endişesiyle? Tıp mesleği hakkında ne biliyorsunuz? Bu mesleği yürütenlerin geldiği, daha doğrusu onları getirdiğiniz durum hakkında gözlem niteliğinde de olsa herhangi bir bilginiz var mı? Şehir hastanelerinin yapılabilecek en kötü yatırımlar olduğunu hala görmediniz mi? Pek çok yönüyle felaket olduğunu anlamadınız mı? Rize’ye lazım olanın böyle bir hastane değil bir Fakülte Eğitim Araştırma Hastanesi olduğunu kavrayamadınız mı?
Son sözüm şudur:
Yeter artık millet kandırılmasın! Şimdi sesini çıkmadığına kimse da aldanmasın, eminim ki bu millet tıp mesleğini, Rize’yi ve R.T.Erdoğan üniversitesini bu hale düşürenleri asla affetmeyecektir.
Prof. Dr. Şaban Şimşek
18 Kasım 2021, Kartal / İSTANBUL
