Kulüp Başkanı Tahir Kıran: Ekranları başında bizi izleyen sayın seyirciler, değerli basın mensupları Hepiniz Hoşgeldiniz! Öncelikle Büyük Zafer’in yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını,..
Kulüp Başkanı Tahir Kıran:
Ekranları başında bizi izleyen sayın seyirciler, değerli basın mensupları
Hepiniz Hoşgeldiniz!
Öncelikle Büyük Zafer’in yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını, vatanımız için canını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Yaklaşık 2 ay önce bazı sıra dışı söylemlerle ben ve çalışma arkadaşlarım Rizespor’da göreve başladık.
Camiamızın menfaatlerini ön planda tutmak ve geleceğini inşa etmek amacıyla uzun ve zorlu bir yola çıktık.
“Rizespor’u sadece Rize iline sıkışıp kalmaktan kurtarmak ve bu büyük camiayı zamana taşımak” hedefiyle daha ilk günden kolları sıvadık.
Futbolun bir oyun olduğuna vurgu yaparak, tüm takımlar ve camialarla “Saha içinde rakip, saha dışında dost olacağız” söylemini her platformda dile getirdik.
https://youtu.be/oIFJbL4Cabs
Bu söylediklerimizi söylemde bırakmayarak eyleme geçtik ve daha önce sorun yaşadığımız tüm rakiplerimize tüm içtenliğimiz ve samimiyetimizle dostluk elimizi uzattık.
İşte bu söylemlerimiz ve eylemlerimiz, bazı kişi ve kurumları fazlasıyla rahatsız etti.
Evet göreve gelirken dediğimiz gibi “Kavga etmeyeceğiz”, “Savaşmayacağız”
Ama hakkımız yendiğinde de sesimizi çıkarmasını biliriz. Gerektiğinde savaşmaktan kaçınmayız.
Hakkımızı kimseye yedirtmeyiz.
Bunun için yüreğimiz de var cesaretimiz de var inancımız da var.
Ben Rizespor’un hakkını kimseye
Ye-dirt-mem
Hepinizin yakından bildiği ya da bildiğini sandığı, Galatasaray Spor Kulübü ile yaşadığımız bir Oğulcan Çağlayan sorunumuz var.
Aslında sorunun konusu oldukça net. Talimatlarda öngörüldüğü üzere kulübü ile sözleşmesi devam ederken bu sözleşmeyi haksız olarak fesheden futbolcu ve onu transfer eden yeni kulübünün feshin sonuçlarına katlanmasından ibarettir.
2019-2020 sezonunun son günlerini hatırlayınız, sakatlıklar ve hastalıklar sebebiyle derinliğini kaybeden kadrosu ile ligde kalma mücadelesi veren Rizespor’u, ligin bitimine 6 hafta kala o sezonki performansı ile takdir toplamış daimî bir oyuncusu, yüz üstü bırakarak çekip gidiyor.
Avukatımız Anıl Gürsoy Artan:
Oğulcan Çağlayan 2016-2017 sezonunda Kayseri Erciyesspor Kulübü’ne 1 milyon 200 bin Euro gibi çok ciddi bir bedel ödenerek transfer ediliyor.
15.06.2020 tarihine kadar bildirimde bulunmak kaydı ile futbolcunun sözleşmesinin 2020-2021 sezonu sonuna kadar uzatılması yönünde anlaşmaya varılıyor.
Nitekim 12.06.2020 tarihinde bu opsiyon kulübümüz tarafından kullanılıyor ve futbolcunun sözleşmesi 31.05.2021 tarihine kadar uzatılıyor.
Ancak Süper Lig devam ederken 26.06.2020 tarihinde Oğulcan Çağlayan sözleşmesini tek taraflı ve haksız bir şekilde fesh ediyor.
Böylelikle takımımız için hayati önem arz eden 29. hafta dahil olmak üzere son altı müsabakada görev almıyor.
Malumunuz A Takım listesi sezon içerisinde değiştirilmeme kuralı var. Zaten o dönemde Aminu Umar’ın sakatlığı ve Muhamed Abarhoun’un hastalığı sebebiyle derinliğini kaybeden kadro daha da daralmış oluyor. Yani takımını yüz üstü bırakıyor.
Bu durumda kalan her kulüp gibi Çaykur Rizespor da TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na başvuruyor.
UÇK tarafından alınan karar ile futbolcunun sözleşmesini haksız olarak feshettiğine kanaat getiriliyor. Bu arada Futbolcunun sözleşmesinde sözleşmeyi haksız feshetmesi halinde transfer bedeli kadar tazminat ödeyeceği maddesi yer almaktadır. Bu madde sebebiyle Galatasaray Spor Kulübü ile futbolcu 1.200.000 Euro ve 506.275 TL tutarındaki tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyor. Futbolcuya da 6 müsabakadan men cezası veriliyor.
Galatasaray ve Futbolcu karara TFF Tahkim Kurulu’na itiraz ediyorlar. İtiraz neticesinde dosyanın tazminata ilişkin kısmı aynen onanıyor, ama 6 maç müsabakadan men cezası 3 müsabakadan men cezasına indiriliyor.
Galatasaray A.Ş ve Futbolcu, Tahkim Kurulu kararına karşı “Hakem kararının iptali” talebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi nezdinde bir dava açıyor.
Tüm bu süreç içinde kulübümüz maddi zararı karşılanmadığı için Tahkim Kurulu kararının icrasını sağlamak üzere 23.02.2021 tarihinde, TFF’ye yazı yazılarak Galatasaray A.Ş ve futbolcu Oğulcan Çağlayan hakkında kulüp için transfer yasağı, futbolcu için de vize ve transfer yasağı uygulanması talebinde bulunuyor.
Daha sonra Galatasaray A.Ş,TFF Yönetim Kurulu’na başvurarak, haklarında uygulanan transfer yasağının kaldırılmasını talep ediyor.
TFF Yönetim Kurulu’nun bu başvuruyu reddetmesi üzerine Galatasaray A.Ş kararı TFF Tahkim Kurulu’na taşıyor.
TFF Tahkim Kurulu 25.06.2021 tarihinde Galatasaray A.Ş’ye uygulanan transfer yasağını, konu hakkındaki Tahkim Kurulu kararının Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınması sebebiyle kesinleşmediği gerekçesiyle kaldırıyor. Ancak temyizin icrayı durdurmayacağını belirterek kararın icrasına devam edilmesine karar veriyor.
Galatasaray tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde açılan dava 06.07.2021 tarihinde mahkeme tarafından reddediliyor.
Galatasaray A.Ş. 27.07.2021 tarihinde Yargıtay’a başvurarak kanun yararına bozma talebinde bulunuyor.
Galatasaray A.Ş ve Futbolcu Oğulcan Çağlayan, tekrar TFF Yönetim Kurulu’na başvurarak bu sefer futbolcunun vize işlemleri yapmasına izin verilmesi talebinde bulunuyor.
TFF Yönetim Kurulu’nun bu talebi reddetmesi üzerine TFF Tahkim Kurulu nezdinde bu karara itiraz ediliyor. TFF Tahkim Kurulu 03.08.2021 tarihinde bu itirazı da reddediyor.
Kulüp Başkanımız Tahir Kıran:
Nitekim biz göreve gelir gelmez nerdeyse sonuna gelinmiş bu süreçle baş başa kaldık.
Bahane üretmeden sorunun parçası değil “çözümün anahtarı” olacağız demiştik. Bu nedenle hep çözümden yana tavır aldık.
Galatasaray Spor Kulübü resmi sitesinden ve sosyal medyadan açıklama yaptığında bile biz “Konunun tarafı olarak yapılacak her açıklamanın hukuku ve Türkiye Futbol Federasyonu’nu etkilemek adına yapılan davranışlar olacağının farkındayız.
Bu nedenle yargılamanın devam ettiği bu aşamada konuya dair açıklama yapmanın doğru olmadığını düşünmekle birlikte, kulübümüzün menfaatleri doğrultusunda alınacak kararları yakinen takip etmekteyiz.” diyerek sessizliğimizi koruduk Gerekmedikçe yanıt vermedik. Daima ortamı yumuşatmaya çalıştık.
Ben tüm iyi niyetim ve uzlaşmacı düşüncemle bizim gibi yeni seçilmiş olan Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Burak Elmas’la Kulüpler Birliği’nin ilk toplantısında karşılaştığımda; “Siz de biz de göreve yeni geldik. Kucağımızda bomba bulduk. Gelin bu konuyu tatlıya bağlayalım. İki camianın arasındaki buzları eritelim” diyerek ilk adımı attım ve sorunun çözümü için müzakerelere başladım.
Ben ve Başkan Burak Elmas birçok farklı futbolcu üzerinde çözüm için anlaşma yolu aradık.
Ben bu görüşmeler sonrasında Başkan Burak Elmas’la, Ali Yavuz Kol’u bonservisiyle birlikte almak, Yunus Akgül ve Atalay Babacan’ı ise kiralık olmak üzere ve ayrıca 450 bin Euro karşılığında anlaşmaya vardım.
Biz de bunun karşılığında davalarımızdan ve alacaklarımızın tahsili süreçlerinden vazgeçecektik. İşi evrağa dökmek ve sonuçlandırmak için Galatasaray Spor Kulübü’nde Şükrü Hanedar, bizde de Fahri Tatan’ı görevlendirdik.
Futbolcularla anlaşmaya vardık. Yunus Akgül ile 2 milyon 500 TL, Atalay Babacan ile 1 milyon 500 bin TL yıllık ücret karşılığı anlaştık.
Sonrasında önümüze öyle bir sözleşme geldi ki sözleşme değil sanırsın SEVR ANLAŞMASI!
SEVR ANLAŞMASI’na göre öncelikle adı geçen futbolculara bedel belirlenmiş. Böylece Galatasaray Spor Kulübü futbolculardan gelir elde etmiş gibi görünecek. Amaç takım harcama limitleri arttırmak. Tabi bu arada Rizespor’un takım harcama limitine ne olacağı önemli değil!
Oyuncu alışverişi gibi kurgulanan sözleşmeden doğacak KDV’ye Rizespor neden katlanacak sorusunun cevabı yok tahmin edeceğiniz gibi!
Bonservisiyle alacağımız Ali Yavuz Kol’u bir başka Kulübe satmak istediğimizde “ön alım” hakkı öngörülmüş, Rizespor’a futbolcu için verilen ve ciddi bulunan her tekilf Galatasaray’a sunulmak zorunda! Rizespor futbolcuyu istediği kulübe transfer edemez,
Kiralık gelen futbolcuların Rizespor’da bulundukları süre karşılığı talimatlarda belirtilen bazı haklar Galatasaray’a temlik edilecek.
Bu ve bunun gibi ağır isteklerden oluşan bir sürü madde….
Ayrıca yetmezmiş gibi biz her konuda davalarımızdan feragat etmemize rağmen Galatasaray Spor Kulübü konuyla ilgili olarak TFF Tahkim Üyelerine karşı Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı şikâyetten de vazgeçmek istemediler.
Bakınız dikkatinizi çekerim!! Konu ile ilgili….
Nitekim şu an yanımda oturmakta olan Hukuk Müşavirimiz Anıl Gürsoy Artan olmak üzere birçok spor hukukçusu bunun çok yanlış olduğunu, iyi bir niyetli yaklaşım olmadığı konusunda fikir birliğine vardılar.
Olası olarak açılacak bir davada… Bakınız yine dikkatinizi çekerim. Galatasaray Kulübü tarafından yapılmış bir şikayet de yok ortada.
Bir bardak suda fırtına koparan ve iki camianın arasının açılmasına neden olan Galatasaray Spor Kulübü’nün hukuktan sorumlu Başkan Yardımcısı henüz bu konuda tek bir adım atmış bile değil.
Bu aşamaya geldiğimizde Çarşamba günüydü. Kadromuzda sakat oyuncular nedeniyle eksiklerimiz çok olduğundan, alacağımız oyuncuları hafta sonu oynayacağımız maça yetiştirmeyi çok istiyorduk.
Gün içinde Başkan Burak Elmas’ı 4 kez aradım, telefonuma çıkmadı. Akşamüstü aradım hukuktan sorumlu Başkan Yardımcısı telefona çıktı ve “Başkanıma sizi hemen aratıyorum” dedi. Akşam aradım. Telefona başkanın asistanı çıktı. “Başkanımız Le Meridian Otel’de bir toplantıda. Toplantı sonrası aradığınızı ileteceğim” dedi. Hiçbir şekilde geri dönüş olmadı.
Ardından ben gece saat 12’de Avukatımız Anıl Hanıma “Yarın saat 17.00’ye kadar yanıt alamazsan bu defteri kapat ve gereken işlemleri başlat” talimatı verdim.
Maalesef Perşembe günü saat 17.00’ye kadar yanıt alamadık ve bizim için o defter kapandı. Nitekim saat 17.30 gibi Burak Elmas aradı bu kez de ben konuşulacak bir şey kalmadığı için başkanın telefonuna yanıt vermedim.
Ardından Başkan Burak Elmas “Özrünü belirten birçok mesaj attı” Mesajlar telefonumda hukuksal bazı nedenler ve mevzuat gereği bu mesajları sizinle paylaşamıyorum.
Şunu da belirtmeliyim Galatasaray’ın ilk Avrupa maçı öncesi Başkan Burak Elmas’ı arayarak “Başkan bir sözün yeter. Galatasaray Spor Kulübü’nün başkanın sözü benim için senettir. Prosüdüre çeke senete gerek yok Paran bende demen yeterli. Hemen muvafakatnameyi yollatayım.” dedim.
“Gerek yok biz zaten listeye yazmayı düşünmüyoruz” yanıtını aldım.
Kısacası sorunun bir bütün olarak çözümü açısından başlatılan görüşmelerin, başlangıç ve ilerleyişindeki samimiyet, sonuç bölümünde ortadan kalkmıştır. Bu durum arzulanan uzlaşının gerçekleşmemesindeki yegâne nedendir.
İddiaların aksine bu sürece Çaykur Rizespor ve Galatasaray Spor Kulübü dışında hiçbir kişi ya da kuruluş dahil olmamıştır.
Biz yaptığımız tüm iyi niyetli girişimler ve uzlaşmacı tavrımız karşısında daha olgun bir tavır beklerdik.
Özellikle hukukçuların popülist yaklaşımlardan uzak, daha çözümcül davranmasını umardık.
Galatasaray Spor Kulübü’nün bu sorunu algı operasyonları ile farklı platforma taşıması her iki camia ve Türk Futbolu üzerinde tarifi olmayan yaralar açmıştır.
Kulübümüz hakkında el altından karalama kampanyasının başlatıldığının, futbol kamuoyunu yalan yanlış bilgilerle dikkatinin başka tarafa çekilmeye ve davanın asıl özünden uzaklaştırılmaya çalışıldığının farkındayız.
Haksız ithamlarla üzerimize gelenler çeşitli platformlarda trollerle sponsorlarımız üzerinden bize saldırmaktalar.
Umarım bu troller Galatasaray camiası tarafından yönlendirilmemiştir. Çünkü bu durumda kendi sponsorlarına bakmayı unutmuş durumdalar.
Bu konuya girip konuyu farklı yerlere taşımak arzusunda değilim. Ama bizi acımasızca eleştirenlerin Galatasaray’ın sponsorları arasında olan İGA PASS’ın LİMAK’ın sahibi olduğunu bilmesini isterim.
Bu konularda konuşmayı etik bulmadığım için diğer sponsorlara değinmiyorum.
Biraz da kulübümüzün sahibi olduğu şirket yapısına değinmek istiyorum.
Bu konuda yanlış anlaşılan bir şeyi düzeltmek istiyorum,
ÇAYKUR RİZESPOR GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ,
RİZESPOR FUTBOL YATIRIMLARI SAN VE TİCARET A.Ş.
Bir de bizimle hiç alakası olmayan RİZE İNŞAAT YATIRIM A.Ş…
ÇAYKUR RİZESPOR GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ: Dernek bünyesinde 26 amatör spor branşında Rize halkına bila bedel hizmet vermektedir. 25.08.2008 tarihinde futbol branşını 62 ortakla kurulan RİZESPOR FUTBOL YATIRIMLARI SAN VE TİCARET A.Ş.’ ye aktif ve pasifleriyle devretmiştir. Çaykur Rizespor A.Ş adı ile liglerde 2008 – 2009 yılı futbol sezonu itibariyle yarışmaya başlamıştır.
ÇAYKUR RİZESPOR GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ faaliyetlerini futboldan bağımsız olarak yürütmeye devam etmekte.
RİZE İNŞAAT YATIRIM A.Ş
Rizespor’la hiçbir ilgisi olmayan bir şirket.
Tıpkı bir vakıf gibi çalışan ve kar payı dağıtmayan Rize’nin gelişmesi ve kalkınması için 4 Ekim 2010’da kurulmuş bir ortaklık yapısı.
Kuruluş amacı; istihdam sağlayarak Rize’yi ekonomik çekim merkezi haline getirecek yatırımlar yapmaktır. Ana sözleşmesinde de belirtildiği üzere şirket kar etse dahi, bu kar ortaklar arasında dağıtılmak yerine tekrar Rize’ye yapılacak yatırımlarda kullanılacaktır.
38 ortaklı bu şirket şu anda Çaykur Rizespor’un maçlarını oynadığı stadı ve hemen yanında bulunan Gençlik Spora devredilen kapalı yüzme havuzunu inşa etmiştir.
Ayrıca, şu anda Rize’nin ilk ve tek Alışveriş Merkezi’nin de inşaasına devam etmektedir.
Yapımızı özellikle anlattım. Çünkü birbirinden farklı tüzel kişilikleri ve yapılarını sırf Rizespor’u ve Rize’ye gönül vermiş insanları yıpratmak. Dolayısıyla da istedikleri algıyı oluşturmak. Gündemi değiştirmek isteyenler bunda başarılı olamayacaklar.
Öte yandan Fatih Terim hocamızla aramız kendisinin de dediği gibi oldukça iyidir. Onun da dediği gibi 15 dakikalık bir görüşme ile bütün anlaşmaları yapmıştık. Ama nasıl bozuldu? Kimler bozdu? Asıl sorulması gereken bu.
Çünkü Fatih Hocamı iyi tanırım. Hırsını, düşünce yapısını, azmini iyi bilirim. Hocam yeter ki istesin. İstediğinde bir takımı nasıl coşturduğunu, futbolcuların gözlerinden alev fışkırtabildiğini milli takımda görev yaptığı dönemde Cüneyt Yalınkılıç tarafından çekilen görüntülerini izlediğimde bizzat şahit oldum. Özellikle İsviçre maçındaki! Umarım bir gün sizler de izleme fırsatı bulabilirsiniz .
Dediğim gibi konu Rizespor menfaatleri olunca bırakın elimi, kafamı taşın altına koymaktan hiçbir zaman çekinmem.
Birkaç kelime de hafta sonu maçımızda yaşanan talihsizliğe değinmeden edemeyeceğim. Hani biz TFF tarafından kollanıyormuşuz ya. Nasıl kollandığımızı sanırım bu hafta bütün Türkiye gördü!
Daha ligin başında bu tür bir haksızlığa uğramanın üzüntüsü içindeyiz tabi. Hakemler hakkında konuşmak istemiyoruz. Ama gerçekten de bu kabul edilebilir bir performans değil.
Bunun art niyetli olmadığını hakemin kötü performansından kaynakladığını düşünmek istiyorum. TFF’nin bu konuda çok hassas olacağı inancındayım.
Hocamızın maçtan sonra yaptığı basın toplantısında kendisine sorulan hakem ile ilgili soruya bakışlarıyla cevap vermesini de ayakta alkışlıyorum…