Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a..
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
“Güçlü devletler, güçlü milletlerden, güçlü milletlerde temeli sağlam ailelerden oluşur” gerçeğini bilen dâhili ve harici emperyalist ve siyonist güçler savaş meydanında yenemedikleri ecdadımızın torunları olan bizlerin çöküşünü ve işgalimizi aileler üzerinden planlıyor ve hazırlıyorlar! Finanse ettikleri feminist dernekleri ve satın aldıkları medya yoluyla da sağlam aile yapımızı yıkmak için her türlü şer planlarını acımasızca uyguluyorlar! Bu planlardan biri de toplumsal bir yaraya dönüşen ve mağdurlarının feryat ettiği Nafaka Zulmüdür!
Süresiz Nafaka Zulmü, boşanma öncesi Hakem Kurullarının istenmemesi ve Eşlere, ‘’Ev İstihdamı’’ yerine ‘’İş İstihdamının’’ ısrarla teşvik edilmesi sadece ülkemizin düşmanlarını sevindirmektedir!
Boşanmalar sebebiyle evlatlar, ana babaları hayattayken yetim-öksüz duruma düşürüyorlar! Ne günümüzün anneleri ne de babaları da çocuklarının hatırı için sabretmiyor, ilk fırsatta boşanmayı tercih ediyorlar. Ne oldu bize? Eşler ve aile arasında merhamet, sabır, anlayış, diğergamlık, fedakarlık her geçen gün neden azalıyor? Boşanmalar arttıkça da ortaya sosyolojik bir sorun çıkıyor! Nafaka! Hele bu nafaka, bugün ki ifadesiyle ‘’süresiz’’ olunca da iş çığrından çıkıyor. Aile faciaları yaşanıyor.
‘’Süresiz Nafaka’’ belası boşanmaları çoğaltırken, maalesef kadın cinayetlerini de artırmaya devam ediyor! Bu İktidarımızdan önce çıkarılan Süresiz Nafaka Zulmünü İktidarımız acele kaldırmalıdır! İktidarımızın bu konuda asla mazereti yoktur! Yeni çıkarılacak Nafaka Kanunu’nun hukukuyla ilgili, mağdurların ortaya koydukları talepler kamuoyunun malumudur! Nafaka Mağdurlarının bu önerilerinden derlediğimiz bir metni iktidarımıza çıkaracağı yasaya ışık olması için bu Rahmet Ayı’nın ilk haftasında gündeme getirmeyi uygun gördük. Çünkü Vallahi de, Tallahi de bir mağdurun ve mazlumun hakkını iade etmek, var olan bir zulmü ortadan kaldırmak, binlerce oruçlu fakire iftar ettirmekten, elbisesizi giydirmekten Allah katında daha sevimlidir! Bu nedenle, şimdiye kadar yapılan yanlış uygulamalar bir an önce kaldırılmalı ve;
– Nafaka ödeme süreleri kısa olmalıdır. Hukuka uygun olan da budur.
– Nafaka davalarında; ağır kusurlu olan, nikahı altındayken kocasını aldatan, çocuğuna her türlü şiddeti uygulayan kadına asla nafaka bağlanmamalıdır.
– Asgari ücretle çalışan veya işsiz olan erkeklerin nafaka ödemesi zulümdür! Bu durumlarda erkeğin nafaka borcunu devlet ödemelidir.
– Hapse giren erkeğin çalışamayacağı için nafaka ödemesi olmamalıdır. Hapisteki erkeğin nafaka borcunu da devlet ödemelidir.
– Evlenir evlenmez makul gerekçeler ortaya koymayarak tamamen keyfi bir şekilde hemen ayrılmak ve boşanmak isteyen kadına nafaka ödenmemelidir. Çünkü nafakayı ranta dönüştüren, erkeklerin servetine göz diken, sömürücü bazı kadın örneklerinin çoğaldığını ve bu durumun dizilerde teşvik dahi edildiğini görüyoruz! Buna da mutlaka bir önlem alınmalıdır.
-Kocasına boşanma davası açan, kesin ayrılmak isteyen kadının, kocası bu boşanma sürecinde vefat ettiyse ve hele de o koca kamu görevlisi ise ve şehid olduysa o kadına asla maaş bağlanmamalıdır. Çünkü o hanımefendi boşanma davası açmıştı. Şimdi hangi hakla boşanmak istediği kocasının malına tamah edecek? Özellikle jandarma, asker, polislerden ölenler için bu düzenleme yapılmalı.
Şehit olanların, ölenlerin maaşı anne babasına, kardeşlerine verilmeli. Çocukları varsa, çocukları için de ödeme yapılmalı.
– Tazminat davalarında, ağır kusur işlenip işlenmediği, aldatma olup olmadığı, erkeğin mali gücü gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Boşanmalarda erkeğin evlenmeden önceki elde ettiği mal varlığı, evlendikten sonra edindiği varlıklardan ayrı tutulmalıdır.
-Boşanma süreçlerinde arabuluculuk ve hakemlik sistemi mutlaka ısrarla uygulanmalıdır.
-Kocasından boşanıp nafaka alan kadın, başkası ile resmi nikâh kıymadan gizlice dini nikâhla yada gayr-i meşru bir ilişkiyle dini nikahsız beraberlik yaşıyorsa nafakası derhal kesilmelidir. Çünkü bu mesele erkekleri incitiyor, cinnet geçirtiyor, şiddet ve maazallah cinayet için tahrik edici unsur haline geliyor. Bu yapılırsa, şiddet, cinnet ve cinayet olaylarında ve boşanma davalarında azalma olacağı ihtimali de yüksektir.
– Kocasından nafaka aldığı halde bir de çeşitli atölyelerde sigortasız, kayıt dışı çalışan boşanmış kadınların da nafakası kesilmelidir. Zaten bu kadınlar, nafaka kesilmesin diye kayıt dışı, sigortasız çalışıyorlar ve bunu devletten ve boşanıp nafaka aldığı eski kocasından gizliyor.
-Kayıt dışı çalışanlar bir yana bir de resmi olarak çalışan ama aldığı maaşı çok düşük gösterenler hanımefendiler olduğu yönünde de bilgiler kamuoyuna yansımaktadır. Böyle davranan ve kendilerini mağdur göstermeye çalışan kadınlara da nafaka asla ödenmemelidir. Çünkü bu şekilde davrananlarında ‘’nafaka kesilmesin’’ diye maaşını, gelirini düşük gösterdikleri durumlar söz konusu olabilmektedir.
Boşanma ve Ömür Boyu Nafaka-Süresiz Nafaka vb zulümlerin önüne geçmek için;
“Şâyet karı kocanın aralarının iyice açılmasından ve artık yuvanın yıkılacağından endişe ederseniz, erkeğin ve kadının ailelerinden âdil birer hakem tayin edip onlara gönderin. Her iki taraf da iyi niyetle işi düzeltmek isterlerse, Allah eşlerin kalplerine sevgi ve merhamet ilham ederek onları yeniden barıştıracaktır. Öyle ya, Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.”
(Nisa S.35) ilahi mesajının gereğini acilen uygulamalıyız! Asla unutmayalım ki;
Kabei Muzzama’yı yıkmaktan çok daha günah olan yuva yıkıcıların planlarını bozmak için tek ilaç Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye üzere Aile Hukukunu tanzim etmektir!
Bu mübarek ayı 11 ayın Sultanı kılan Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnet-i Seniyye’ye fert, toplum, aile ve devlet olarak yeniden dönmeyi Allah’ımız ihsan buyursun! Amiin
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız ve Kur’an Ayımız Ramazan-ı Şerif’imiz Mübarek Olsun.
Selam, sevgi ve duayla…
Şevki Yılmaz