Türk Eğitim Sen Rize Şubesi tarafından 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının başlaması vesilesiyle Rize Meydan Parkında gündemde ki konuları içeren basın açıklaması/ eylem gerçekleştirildi. İşte o açıklama; Bilindiği üzere 2022-2023..
Türk Eğitim Sen Rize Şubesi tarafından 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının başlaması vesilesiyle Rize Meydan Parkında gündemde ki konuları içeren basın açıklaması/ eylem gerçekleştirildi.
İşte o açıklama;
Bilindiği üzere 2022-2023 eğitim öğretim sezonu başlamıştır. Hem Milli Eğitim Bakanlığı Çalışanlarına hem de Üniversite çalışanlarına, öğrenci ve velilerimize hayırlı olsun. Milyonları aşan eğitim çalışanları ve milyonlarca öğrencimiz büyük bir heyecan ve şevkle bu sürece başlamıştır.
Geçen yıl salgın hastalık gölgesinde yürütülen eğitim, bu yıl bu sıkıntıdan kurtulmuş olarak yürütülecektir. Zor ve sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz şu günlerde Üniversite ve Milli Eğitim çalışanları olarak bazı sıkıntılarımızı paylaşmak ve çözüm aramak için buradayız.
Eğitim çalışanları olarak; Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmenlere her yıl ödenen eğitime hazırlık ödeneği 1 maaş tutarına yükseltilmeli ve ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.
Toplu sözleşme sürecinde belirlenen rakam bugünün şartlarında güncelliğini kaybetmiştir.
Bakanlık bünyesinde bulunan öğretmen dışındaki eğitim çalışanlarına da bu ödenek verilmelidir.
Bu çalışma barışı için elzem ve gereklidir.
Kıymetli arkadaşlar,
Bildiğiniz üzere öğretmenlerimiz bu yıl yaz tatili yapamadılar, dinlenemediler.
Malumunuz olduğu üzere Öğretmen Kariyer Basamakları düzenlemesi nedeniyle tabi tutulacakları bir sınav için Bakanlıkça hazırlanan videoları izlemekle ve sınava çalışmakla uğraştılar.
Türk Eğitim-Sen olarak 2005 yılından beri dile getirdiğimiz sınavla yapılacak kariyer basamaklarına itirazımızı halen daha sürdürüyoruz.
Öğretmenlik mesleği zaten kanunla tanımlanmış bir kariyer mesleğidir. Burada sınav yerine yıla dayalı bir uygulama yapılmalı ve 10 yılını dolduran Uzman 20 yılını dolduranlar Başöğretmen ilan edilmelidir.
Bu konuda sendika olarak kanuni düzenleme çıkmadan önce ve Mecliste görüşülürken düşüncelerimizi yetkililerle her platformda paylaştık.
Takiben sınavın iptali, sınav takvimin yürütmesinin durdurulması gibi pek çok hususta dava açtık ve halen bu davamız devam etmektedir.
Hal böyle iken bir kısım sendikamsı yapıların bu konuda sendikamıza dönük hamleleri beyhudedir, bu alandan onlara “Değil ekmek, kırıntı bile çıkmaz.” gerçeğini görmeleri gerekir.
Bugün de hem hukuki süreç hem de diğer alanlardaki çalışmalarımız devam ediyor.
Sınavsız bir kariyer basamakları için mücadelemiz devam etmektedir. Sayın Genel başkanımızın dediği gibi; “Kariyer meselesi ya çözülecek, ya çözülecektir.” bu tavrımızdan milim sapma olmamıştır, olmayacaktır.
Burada şunu kısaca açıklamalıyız ki; öğretmenler olarak sınavdan bir kaygımız yoktur. Ancak eğitim hepinizin malumudur ki itibar esaslı bir uygulamadır.
Sınav yolu ile bu işlem olursa veli ve öğrencide Başöğretmen, Uzman öğretmen, öğretmen ayrımında; veli ve öğrencide yeterli yetersiz algısı oluşacaktır.
Bu algı öğrenci ve velilerde farklı talepleri gündeme getirecek, bu farklı taleplerde eğitimde karar vericileri istenmedik bir kısım davranışlara yönlendirebilecektir.
Kısa zaman içerisinde öğretmenin itibarı yok olacak ve bundan da eğitim görenler etkilenecektir. Yani planlanan sonuç elde edilemeyecektir.
O nedenle buradan açık bir şekilde ifade ediyoruz ki Meclisimiz açıldığında konu ile ilgili sendikamızın görüşleri ve ortak akıl ile yapılacak kanuni bir düzenleme ile bu problem çözülmelidir.
Sınav kaldırılmalıdır. Örselenen öğretmenlerimize sahip çıkılarak yeni bir heyecan ve motivasyon kazandırılmalıdır.
Bizler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” ilkesi ile hareket ederiz. Ülkemizin geleceğini yetiştiren öğretmenlerimize hak ettiği değer ve itibar verilmelidir.
Daha öncede söylediğimiz gibi, öğretmenin itibarı Milli Eğitim Bakanlığının namusudur.
Değeri arkadaşlar,
2022 yılı başı itibari ile ekonomik açıdan öngörülemez bir süreci hep beraber yaşadık. Tüm dünyada olduğu üzere ülkemizde de sıkıntılar oluşmuştur.
Bu kapsamda çeşitli tedbirler alınmıştır. Ancak banka promosyonlarının güncellenmesi konusunda direnç olduğunu görmekteyiz.
Bilindiği üzere kamu çalışanlarının maaşlarını aldıkları bankaların belirlenmesinde bankalarca çalışanlara promosyon adı altında bir ödeme yapılmaktadır.
Genellikle üç ila beş yıllık yapılan bu sözleşmelerde ekonomideki ön görülemeyen gelişmeler nedeniyle ciddi bir hak kaybı oluşmuştur. Bankalarımız bu kaybın telafisi için mutlaka promosyonları güncellemelidir.
Bankaların promosyonu güncellememeleri durumunda ise ilgili kurumlar/Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından anlaşmalar tek taraflı fesh edilmeli, yeniden ilana çıkılmalı, eski bankaya ceza tutarı yeni banka tarafından ödenerek arta kalan yeni tutar eğitim çalışanlarına ödenmelidir.
Sendika olarak 2021 ve 2022 yılında yapılan banka promosyonlarının güncellenmesi için kurumlara yazı yazdık. Bir kısım ön görüşmelerde yaptık.
Buradan şunu ifade edelim ki, önümüzdeki hafta sonuna kadar ilgili bankalar olumlu geri dönüş yapmaz ise sendikal mücadelenin gereğini yapacağız.
Fırsatçı davranmamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, Türk Eğitim-Sen olarak, promosyon ücretlerinde, emeğimiz vardır, hakkımız vardır, alın terimiz vardır. Bu hakkın gasp edilmesine göz yummayız.
Sözde yetkili sendika promosyon anlaşmasını imzaladıktan sonra ortadan sıvışmış, adeta kaybolmuştur. İmzaladığı Promosyon anlaşmasının feshi için hiçbir çaba sarf etmemiştir, bunu da eğitim çalışanlarının takdirine bırakıyoruz.
Örnek olarak merkez ilçe de 2300 çalışan için bugünün koşullarına göre en az 40 bin TL promosyon almamız gerekirken sözde yetkili sendika imzaladığı 4.250 TL ye razı bir şekilde oturmaktadır.
İlçelerimiz de de durum aynıdır, Bu yüzden Merkez dahil ilçelerde ve Üniversite de Promosyon anlaşmaları ivedi bir şekilde güncellenmeli, kurumlar hakkı olan tek taraflı fesih işlemini ivedi hayata geçirmeli ve çalışandan yana tavır almalıdırlar.
Kurumlar ve Bankalar herhangi bir adım atmasa da biz Türk Eğitim Sen olarak sözde yetkili sendikanın imzaladığı bu anlaşmaların feshi için her yolu deneyeceğiz.
Sözleşmeli uygulaması kaldırılmalı, tüm sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir. Eleman temininde güçlük çekilen yerlere zorlayıcı değil teşvik edici sistemler geliştirilmelidir. Üniversiteler arası geçişler kolaylaştırılmalı, aile bütünlüğü ve sağlık gibi hususlara öncelik verilmelidir.
Muvaffakat şartı objektif kriterlere bağlanmalıdır. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavının bir takvime bağlanarak düzenli olarak yapılması sağlanmalıdır.
Sınavla atama yapılmayan kadroların atanmasında kurum içi personelin özellikle değerlendirilmesi ve atamada çalışma süresi, liyakat ve devlete sadakat dikkate alınmalıdır.
Atama şartlarını sağlanmasına rağmen kadro alamayan ve bu nedenle akademik olarak yükselemeyen akademik personelin özlük problemlerinin çözülmelidir. Geliştirme ödeneğinin tabanı genişletilerek idari personele de verilmelidir.
3600 Ek Gösterge düzenlemesi önemli bir kazanımdır. Ancak uygulamadan doğan bazı sıkıntılar mevcuttur.Bu kapsamda ekim ayında Meclis açıldığında Torba Kanun kapsamında sendikamızın görüşleri doğrultusunda bu eksiklikler giderilmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Proje Okullarına öğretmen ve yönetici atama iş ve işlemleri Bakanlığın öğretmen ve yönetici atama yönetmeliğine bağlanmalı tercihli atama olmaktan çıkarılmalıdır.
Okullarımızdaki DYK kursları öğrenci talebine göre tüm derslerden açılmalı, sadece sınav derslerinden açılmamalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığında çalışan öğretmen dışındaki diğer eğitim çalışanlarının görev tanımları açık ve net bir şekilde yapılmalıdır. Özellikle şeflerle ilgili şu an yapılan yönetmelik çalışmasında önerilerimiz dikkate alınmalıdır. Farklı bakanlıklarda aynı unvanda çalışanların özlük hakları arasındaki farklar mutlaka giderilmelidir.
Değerli arkadaşlar;
Bu yıl toplu sözleşme yılıdır, Ağustos ayında 2 yılı kapsayacak şekilde toplu sözleşme imzalanacaktır. Yine yüzde 3,5 lara imza atan ve bunu büyük başarı diyerek sunan,
promosyon anlaşmalarında çuvallayan,
sözleşmeli personelin kadroya geçişi için dava dahi açmayan,
3600 ek gösterge uygulamasından tüm çalışanların faydalanabilmesi için kılını dahi kıpırdatmayan, uzman ve başöğretmenlik sınavına itiraz etmek yerine baraj puanı 60 olsun diyebilen bir genel başkanı olan, doktorlarlar da uzman olabilmek için sınava giriyor diyerek öğretmenin itibarını yok sayan bir genel başkan yardımcısı olan, sendika yine yetkili olursa kamu çalışanlarının vay haline.
Türk Eğitim-Sen olarak diyoruz ki; Ne eksik ne de fazla! Tek hedefimiz hakkımız olanı almaktır!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.