YEMEĞİN LEZZETİ, AKLIN BEDELİ

  Neredeyse iş ve sosyal konular nedeniyle haftanın her günü dışarda bir yerlerde yemekteyim. Arada bu yemeklerden paylaşımım olur. Ama yenen yemeği değil; bir mesajı, sevgiyi, dostluğu paylaşmak için. Nadiren..

YEMEĞİN LEZZETİ, AKLIN BEDELİ
Son Güncelleme: Whatsapp

 

Neredeyse iş ve sosyal konular nedeniyle haftanın her günü dışarda bir yerlerde yemekteyim. Arada bu yemeklerden paylaşımım olur. Ama yenen yemeği değil; bir mesajı, sevgiyi, dostluğu paylaşmak için. Nadiren de menüde yerel veya çok özel bir lezzet varsa bahsederim.

Bugün bizzat yemekten bahsedeceğim. Birkaç aydır bir türlü yazmaya fırsat yaratamadığım güzel yemeklerden…

Ama öncesinde yazıya dökeceğim bir hikayesi de olacak bu yemeğin.

Okuyanlarım biliyor olsa da yeni tanışacaklarımız için küçük bir ekle başlayayım. 43 yaşında tanınmış, büyük bir markanın tepe yöneticisi iken “tekaüt lük” hakkını kazandıktan sonra da kah profesyonel yönetici, kah şirket hissedar yöneticisi konumunda, kah farklı alanlarda danışılan, eğiten, yazan – konuşan olarak iş ve sosyal yaşamın içinde olmaya devam ettim.

Bundan da çok mutluyum, çünkü dağarcığımda biriktirdiklerimi paylaşarak üretime, başarıya katkıda bulunmanın hazzından keyif alıyor, besleniyorum.

Korona illetine kadar ortalama haftada bir fikir teatisinde bulunmaktan, birkaç saati beraber geçirmekten mutlu olduğum, gurur duyduğum bir danışanım vardı. Yıllar önce perakendecilikle ilgili bir konferansın öğlen yemeğinde aynı masayı paylaştığımızda tanışmış, sonrasında ara ara kısa diyaloglarımız olmuştu. Tanınmış bir şirketler grubunun başkanı, sahibi idi. Çocuklarına işleri kademeli olarak devretmenin, hep hayalini kurduğu yaşamı başlatmanın zamanının geldiğine inanıyor ve bu süreci sorunsuz gerçekleştirmek istiyordu.

Bizim tanışıklığımız bu süreci başlatmadan iş, müşteri ilişkisine evrildi. Emekli olduktan sonra çok farklı usullerde iş insanlarıyla hizmet ilişkilerim oldu ama bu kez çok farklıydı. Özetleyeceğim.

Hafta başında telefonlaşıyor, gün ve saati belirliyoruz. İstisnai zamanlar hariç gönderdiği şoförü ile yemek ortamında kendisiyle buluşuyoruz. Genelde haftada bir, zaman zaman da iki üç haftada bir araya geldiğimiz de olurdu. Zira ara ara İstanbul dışında ki fabrikada olması gerekirdi, sık da seyahatleri olurdu.

Her buluşmamız üç saatten az sürmezdi. Öyle konuşmuştuk, süre kısıtlamamız olmayacaktı. Restoran ortamında olsak da benim için işti ve işin süre sınırlaması olmazdı. O nedenle toplantı ifadesini kullanacağım. Toplantımız yemekle başlar, sonrasında Türkiye ve dünyada ki gelişmeleri, güncel konjonktürü karşılıklı yorumlar, devamında da kendisine ait şirketler grubunun iş ve sektör konularını değerlendirir, grup içinde aldıkları, alacakları kararları, gelişmeleri paylaşır, bunları tartışırdık. Daha çok da aile bireylerinin aktif olacağı bir kurumsallaşama modelinin temel taşlarını…

Bugün grubun faaliyetlerini dışardan gözlemlediğimde sohbet toplantılarımızda ne denli mesafe aldığımızın, kurumsallaşma modeli ve alınan stratejik kararlarda katkımın olduğunu net fark edebiliyorum.

Dışardan, çünkü beyefendi pandeminin de teşvikiyle hayalini gerçekleştirmeyi hızlandırarak işlerini çocuklarına, profesyonel kadrolara emanet ederek güneyde yaşamaya çoktan başladı. İş ilişkimiz kalmadı, pandemi sürecinde dostane diyaloğumuz telefonla sürdü, bir kez de kulüp toplantısı için Eylül başında İstanbul’a geldiğinde buluştuk.

Buluşmamızın haftasında 212’li bir numaradan arandım. Spam olabilir diye cevap vermedim. Ertesi gün 532’liden arandığımda numaramı Bay M’nin verdiğini belirten yine bilindik bir markanın sahibi ile müşerref oldum.

Tanışmak, iş konuşmak için yemeğe davet etti Sayın İş adamı. Öncekilerin aksine çok daha popüler bir mekanda buluştuk. (Ağırlandım mi desem acaba) Google amca sayesinde pek de fazla içinde olmadığım sektörü hakkında epey bilgilenerek masadaydım. Yanında ki arkadaşı ile beraber bağımsız bir bölümde yenen yemekten sonra piyasaları, sektörlerini konuşmaya başladık. Mevcut işleriyle bağlantılı olarak ekonomik krizden de yararlanabilecekleri fikirlerini projeye dönüştürme konusunda kısa sayılabilecek bir beyin fırtınamız oldu. Daha çok sorguladılar. Neticesinde fikirlerini projelendireceğim bir dosya, sunum beklentileriyle kalktık.

Ben den profesyonel bir hizmet talep etti demem daha doğru olur.

Hafta bitmeden talep etmiş olduğu proje ön sunumu ve yorumlarımı içeren hizmetim için düşündüğüm meblağ ve İBAN’ımı, işe dair takvimimi de ekleyerek masada takdim ettiği kartvizitindeki mail adresine teklif olarak yazdım. Mesajına da bunu belirttim.

Dönüşü olmadı.

Üzerinde durmadım. Zira, akıl bedelini gündeme aldığımda devamı gelmeyen çok benzeri diyalog tecrübem oldu. Uçuk fikirlerinin satabileceğini zannedip “projeyi yapalım, beraber kazanalım” diyenlerle yollarım kesişmeyeli de epey oldu.

Farkında mısınız, bir yemek yazısı yazacağım dedim ama konu döndü bir işletme yazısına.

Eski müşterim, şimdilerde dostum olan Bay M, akşamüzeri aradı, hal hatırdan sonra biraz da ironi katarak,

“A Bey’le güzel bir toplantı yapmışsınız ama dönüş yapmamanıza çok bozuldu. Üstelik en iyi yerde de yemek yedik vs dedi.”

Bay M’e, hemen o hafta A beyin e-posta adresine yazılı dönüş yaptığımı, muhtemelen ücret talebime takıldığı için onun dönüş yapmadığını düşündüğümü izah ettim.

Ortak kanaatimiz e-postayı okumamış, direk hazırlayacağım dosya ile ziyaretine gitmemi bekliyor olabilir oldu.

Çok sayın patron İstanbul’un en lüks, trend restoranlarından birinde yemek yemiş olmamızla çok büyük lütuf bağışlamış olduğunu zannediyor.

Yemek, dostlarla samimi ortamda yendiğinde güzeldir. Mekanın çok da önemi yoktur.

Fotoğraf, değerli abim, dostum Şaban Şimşek Hocamla Mengen’de dağ evinde kaldığımız gecenin sabahında köy kahvesinde yaptığımız mütevazi kahvaltıya ait. Bu kahvaltının, ya da dostlarla salaş bir balıkçıda, ya da iş yerinin çardağında, bazen de gazete kağıdının üzerine kurduğumuz karpuz, peynir ekmekli çilingir sofrasında yediğimiz yemeğin lezzetini o abartılı mekanlarda hiç tatmadım ki.

Hikayeye gelince… Şatafatlı bir mekanda yenen alafranga isimli yemek karşılığında bunca yılın birikimini satın alabileceğini düşünen de varsın danışanım olmasın.

Recep Ali Aksoylu / Sahra-i Cedit /1 Aralık 2021

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş