Her yıl Ramazan ayında olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayı içerisinde katil İsrail terör örgütü yine Filistinli kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırdı. Mescid-i Aksa’ya yönelik hain saldırıları dur durak bilmeden..
Her yıl Ramazan ayında olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayı içerisinde katil İsrail terör örgütü yine Filistinli kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırdı. Mescid-i Aksa’ya yönelik hain saldırıları dur durak bilmeden devam etmekte. Yıllarca meydanlarda veya konsolosluk önlerinde bu saldırıları kınama mitingleri yaptık. Çeşitli protestolar ile tepkimizi dile getirmeye çalıştık. Tarih boyunca bu iş mitingler, protestolar ve basın açıklamalarından ileri gitmedi.
Bu yıl yine Ramazan ayı içerisinde o topraklarda aynı sahneleri her yıl olduğu gibi izlemeye devam ediyoruz. Filistin davamızla ilgili bu hadiseler yaşandıkça şahsım da defalarca yazılar aldı kaleme. Eleştirdik, Filistin davamızın zafere ulaşması için dua ve niyazda bulunduk.
Sorumluluğumuzun sadece eylem yapmak ve dua etmek olduğunu zannettik. Daha fazlasını yapabilir miydik orası soru işareti. Toplumlar belki daha fazlasını yapamazdı ama İslam ülkelerinin Müslüman liderleri çok daha fazlasını yapabilirdi. Nokta.
Bu günlerde İsrail Terör örgütünün Mescid-i Aksaya saldırılarını kitleleri birbiri ile buluşturan sosyal medya aracılığı ile takip edip tepkileri ölçmeye çalıştım. Aslında bu konu ile ilgili her hangi bir yazı kaleme almayı düşünmüyordum.
Bu tün Müslümanların Filistinli kadınlara, çocuklara ve orada mücadele veren gençlere duadan başka bir desteklerinin olmaması ve ilerleyen yıllarda bu dua desteğini dahi unutup Filistin diye bir derdimizin olmayacağı kanısına kendimce vararak bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hasıl oldu.
Filistin davasına en büyük yardım onlara dua etmektir diye paylaşımlar göze çarpmaya başladı. Öncelikle şunu ifade edeyim ki dua Müminin silahıdır. Ancak bu silahın nerede kullanılacağını iyi keşfetmek lazım. Adam silahı almış gelmiş kapına dayanmış çoluk çocuğu katlederken acaba biz Allaha c.c bu katilden Çocuklarımızı koru diye dua mı ediyoruz, Yoksa gerekenimi yapıyoruz. Duası geri çevrilmeyecek olan Hz. Peygamber olmasına rağmen o islamı tebliğ ederken dua mı etti yoksa gerekenimi yaptı. Tabiki gerekeni yaparken hedefe ulaşmak için Allaha dua etti. Mekke de kendi
Öz vatanında zulme uğradığında oturup bu zulümden kurtulmak için Allaha dua etmedi. Önce hicret yolculuğuna çıktı. Yolculuğun sağ salim sonuçlanması için Allaha dua etti. Sonra ordusunu topladı. Kendilerini yurdundan çıkaran, Allah’ın beytini putlardan ve müşriklerden temizlemek için ordusu ile cihada yürüdü ve zaferi vermesi için Allaha dua etti. Sözün özü yattığımız yerden dua ederek Filistinli kardeşlerimize yardım edeceğimizi zannediyorsak Filistin davasına destek değil köstek oluruz.
Siyonizm güçten anlar. Müslüman ülkelerin Müslüman liderleri bu katillere aba altından azıcık sopa gösterseler Filistin davasına en büyük desteği vermiş olurlar.
Yanlış anlaşılmasın duaya karşı değilim. Dua olmadan hiç bir şey olmaz. Ancak duanın kabul olunması için önce adım atılması gerek. İşe başlanması gerek. Allah Resulü nasıl ki ordusunu topladı ve düşmanın üzerine yürüdükten sonra Allaha Zaferi nasip etmesi için dua ve niyazda bulundu ise Filistin mücadelesinde de yapılması gereken budur.
Selam ve Dua ile