RTEÜ Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Yıldız’dan “Kalkınma Yolu” Girişimiyle İlgili Stratejik Bir Analiz…

Kuşak Yol Projesi’nden Kalkınma Yolu’na Türkiye… 21. yüzyılda iddialı ve küresel bir güç olmak isteyen devletlerin yapması gereken en önemli atılımların başında, bölgesel ticaret yollarına hakim olma hedefi bulunuyor. Coğrafi..

RTEÜ Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Yıldız’dan “Kalkınma Yolu” Girişimiyle İlgili Stratejik Bir Analiz…
Son Güncelleme: Whatsapp

Kuşak Yol Projesi’nden Kalkınma Yolu’na Türkiye…

21. yüzyılda iddialı ve küresel bir güç olmak isteyen devletlerin yapması gereken en önemli atılımların başında, bölgesel ticaret yollarına hakim olma hedefi bulunuyor.

Coğrafi keşifler akabinde Batılı devletlerin, yeni kıtaları ve ticaret yollarını ele geçirmesi sonucunda önemi azalan “İpek Yolu” güzergahı, bugün yeniden dünyanın ekonomik sıkışıklığına alan açacak bir pozisyona giriyor. İleri teknoloji ve mühendislik çalışmalarının nimetleri ile desteklenen, varlığı eski ama jeopolitik kapsamı son derece geniş olan “İpek Yolu” veya yeni adıyla “Kuşak Yol” projesi, Çin Devleti tarafından başlatılan 21. yüzyılın en önemli stratejik planlamalarından biridir. 2013’te Kazakistan Nur Sultan Nazarbayev Üniversitesi’nde, bir program vesilesiyle Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından açıklanarak startı verilen bu proje ile Asya’dan Avrupa’ya, Pekin-Londra arasında yeni bir finans ve ticaret ağı kurulmak istenmekte, dünyanın yeni ekonomik ağı oluşturulmaya çalışılmaktadır. “Kuzey, Güney ve Orta Koridor” olarak belirlenen; deniz, demir ve kara yollarıyla bir ulaşım stratejisi kapsamında değerlendirilen bu projede, “Asya Katılım Bankası” kurularak bir yatırım fonu da oluşturulmuştur. Bu fona ortak olan devletler bulunduğu gibi projenin siyasi ve askeri yönden bir kırılma noktası teşkil ettiği de ortadadır.

Dikkat… Her ne kadar Atlantik kapitalizmine karşı makul bir finans açılımı gibi görünse de Kuşak Yol’un Çin devletine ileride sağlayacağı siyasi avantajların bölgemizde yaratabileceği olumsuz yönleri dikkatle analiz edilmesi gerekir. Zira ticaret yolunun sosyo kültürel yönleri, yeni emperyalist yayılım ve kontrol mekanizmasına dönüşmesine karşı önlemlerin alınması gerekmektedir.

Çin Hükümeti’nin bu proje üzerinden kurduğu ittifaklar ve bu ittifakların siyasi bir birlikteliğe dönüşebilme durumu, yaklaşık yetmiş yıldır dünyayı kendi kurduğu metotlarla yöneten Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehditkar atılımın neticesinde ABD, Çin’in yükselen gücüne karşı ekonomik ambargo dahil bir çok seçeneği masaya yatırmış, hatta bu projeye destek veren veya verebilme ihtimali olan bütün ülkelere karşı bir politika geliştirmiştir. Kuşak Yol’un Kuzey koridorunun Rusya üzerinden Polonya’ya ulaşan hatlarda olması düşünüldüğünde, bölgede vuku bulan savaşın asıl nedeni de ortaya çıkmaktadır. Yakındoğu’da meydana gelen, bilhassa Suriye savaşıyla küresel bir krize dönüşen kaos ortamının ve dahi çatlamaya her an hazır olsa da istikrarsız bir Filistin coğrafyasının bu kadar büyük bir etkileşime, neden yol açtığı anlaşılmaktadır. Büyük ticaret projesinin Güney ve Orta koridorunda yer alan ve bu atılım içerisinde olmaya çalışarak kendi menfaatlerini korumaya çalışan ülkelerin hangi krizlerle karşı karşıya oldukları da aşikardır.

Türkiye’nin Suriye ve Irak üzerinden yaşadığı mevcut terör tehditi ve daha önce yaşadığı darbe girişimlerinin izahı, bugün daha net görülmektedir. Zira ABD, Türkiye’nin Kuşak Yol Projesi’ne katılması dahil bir çok bölgesel girişimlerde bulunmasından son derece rahatsızlık duymakta, esasında NATO müttefikliği kapsamında Türkiye’nin kendi yanında yer almasını istemektedir. Ancak Türkiye’nin iç politikasına bir çok hamleyle müdahil olmaya çalışan ve kendi yörüngesine bağlı bir Türk hükümeti isteyen ABD’nin icra ettiği gayrıhukuki ve yanlış stratejiler sonucunda mevcut durum daha da keskin ayrılmalara neden olmaktadır. Türkiye, Batı eksenli bir politikadan ziyade dengeli, yeni ve özgün Türkiye politikasına doğru yönelmiştir. Bu jeopolitik manevraların ABD-Türkiye nezdinde karşılıklı faturaları olsa dahi Türkiye, yaklaşık on yıldır mevcut bölgesel ve küresel siyasetine devam etmektedir.

Güney’de kurulmak istenen YPG/PKK/PYD teröristanına karşı Fırat Kalkanı, Afrin ve Barış Pınarı harekatları, Türkiye’nin sahada gösterdiği refleksler olarak kabul edildiği gibi, Astana süreci ve İsrail’e karşı geliştirilen diplomatik hamleler ise masada organize edilen siyasi yaklaşımlar olarak ifade edilebilir.

Türkiye, bugün yapmaya çalıştığı aktif politikaların yanında, Çin Kuşak Yolu’na karşı kendi projelerini ve ticaret yolu ittifaklarını geliştirmektedir. Özellikle Pasifikten Akdeniz ve Avrupa’ya doğru çizilen Güney deniz yoluna karşı, Basra Körfezi merkezli yapılan yeni proje antlaşmaları ile büyük bir atılıma girişmiştir. “Kalkınma Yolu” isminde, Law limanından Irak’a ve akabinde Anadolu karasından Avrupa’ya ulaşan yeni bir koridor stratejisi ile “Kuşak Yol” projesine alternatif veya projenin yönüne müdahil olma planlamasını geliştiren Türkiye, adeta yeni bir jeostrateji oluşturmuştur. Ticaret mesaisini en az iki hafta azaltan daha uygun bir alternatif güzergah projesinin ortaya konulması, sadece ticaret yolu hamlesi değil aynı zamanda bölgede yapılmaya çalışılan terör faaliyetlerine karşı hukuk içerisinde, jeopolitik bir iddia meydana getirmektedir. Zira Türkiye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ortaklığında başlayan, sonrasında bir çok ülkenin dahil olabileceği bu bölgesel projenin ekseni, bir çok ülkenin ekonomik ve siyasi büyümesini beraberinde getirecektir. Esasında kazan-kazan mantığıyla düşünülen bu proje, emperyalist bir iddia taşımadığı gibi, bölge barışına katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla bu sürecin baltalanma mekanizmasında yapılacak her türlü gayrıhukuki eylemin karşılığı, bölge ülkeleri etrafında değerlendirilecek ve ortak bir manevra diplomasisi geliştirilecektir.

Yaklaşık yirmi milyar dolarlık bir yatırıma mal olacak ticaret güzergâhı, önümüzdeki on yılın büyük krizlerine sebep olma ihtimalini de içinde barındırmaktadır. Özellikle ABD’nin bölgede kaybettiği mevzisi ve İsrail’in güvenliği tertibiyle kurmaya çalıştığı uydu devlet organizasyonları düşünüldüğünde, durum daha iyi anlaşılabilir. Ancak her ne olursa olsun Türkiye, yaptığı stratejik hamlelerle, ittifaklarını genişletmekte, iç politikasına sirayet edebilme ihtimalini de taşıyan bölgesel faaliyetleri sıkıştırmaya ve jeopolitik olarak sınırlarının aşağısına doğru itiklemeye devam etmektedir.

Kafkasya dahil birçok bölgesel hattı ilgilendiren “Kalkınma Yolu” projesinin en sıkıntılı süreci, muhtemelen İran İslam Cumhuriyeti’yle yaşanacaktır. Öyle ki Zengezur Koridoru’nda Kuşak Yol’un orta koridorunu baltalamaya çalışan İran’ın, Musul, Kerkük ve Erbil’i içine alan Irak merkezli bu proje üzerine hangi politik yol seçeceği henüz belli olmasa dahi, bir krizin çıkacağı ortadadır. Meseleye İran cephesinden bakıldığında hiç de kolay kabul edilebilecek bir manzara görülmemektedir. Çünkü Türkiye kurduğu bölgesel stratejilerle bir taraftan Kuzey’de Zengezur, diğer taraftan Güneyde Kalkınma Yolu ile İran’ı âdeta kuşatmıştır. Esasında İran Hükümeti tarafından bu durum tehdit gibi görülse de ortak bir modele dönüşebilir. Nitekim Türkiye’nin hedefi ticaret üssü olmak ve kalkınma projeleri ile kazan kazan paydaşlığı kurarak emperyalist politikalara bölgeyi kapatmaktır. Ancak buna, bölgesel bir güç ve yayılma hedefi güden İran’ı ikna etmek hiçte kolay olmayacaktır.

Türkiye-İran diplomasisi, bundan öncekilere nazaran daha da önem taşımakta ve güven esaslı bir yol siyasetini zorlamaktadır. Tarihi, mezhebi ve politik hassasiyetlerin olduğu bir güvensizlik ortamı mevcuttur. Bunun aşılması için yapılması gerekenler de bulunmaktadır. Irak’ın iç dinamiklerindeki İran etkisi düşünüldüğünde, Türkiye’nin yeni bir İran politikası geliştirmesi elzem gibi görünmektedir.

Özetle… “Kalkınma Yolu” son yıllarda Yakındoğuda gerçekleştirilen en önemli girişimlerden biridir. Türkiye’nin başını çektiği bu projenin geleceği, bölgede cereyan eden olaylar ve bu olaylar içerisinde refleks gösteren ülkelerin yaklaşımları ile netleşecektir.

Dr. Muhammet Yıldız

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş