Eğitim Sen Rize İl Temsilcisi Ercan Özay, “2022 yılına girerken asgari ücrete ve kamu emekçilerine yapılan maaş zamlarının satın alma gücü açısından korunması siyasi iktidarın görevidir. Altı ay ya da bir yıl sonra gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları üzerinden verilen farkları zam diye sunmak değil, enflasyon tahminlerini tutturamayan, siyasi iktidarın TÜİK eliyle enflasyon rakamlarını manipüle etmesi ya da enflasyon yok hayat pahalılığı var diyerek aklımızla alay etmesi değil, enflasyondan kaynaklı kayıplarımızı bir sonraki ay karşılaması gerekir. Adil bir ek gösterge talebi, emekli maaş bağlanma oranlarının yıllar itibariyle düşmesi sonucu ortaya çıkmış bir taleptir. Emekli ikramiyesi ile ev alınabildiği dönemlerden, ikinci el bir otomobil bile alınamadığı, ev fiyatlarının milyonlarla ifade edildiği, edildiği bir gerçeklikte emekli ikramiyelerinde 50 bin lira, emekli maaşlarında 1000 lira artış kamu emekçilerine müjde olarak sunulması tarihsel bir ironiden öte bir şey değildir. Kamu emekçilerinin çalışırken elde ettiği gelirlerin emeklilikte garanti altına alınması, kıdem hesaplarında üst sınırın kaldırılması ile ek gösterge talebimizin karşılanmasının mümkün olacağını bir kez daha ifade ediyoruz.
Emekçilerin çalıştığı yani işe gitmek için katlandığı maliyetlerin başında gelen ulaşım ve öğlen yemeği giderlerinin payı oransal olarak giderek arttığından, metropollerde ve turistik il ve ilçelerde konut kiraları neredeyse maaş tutarına yaklaştığından, çalışan anne ve babaların çocukları için kreşlerin yanından bile geçemediğinden, Servis ve ücretsiz yemek, kira ve kreş yardımı talebimiz en yakıcı ve acil talepler haline geldi. Sorunlarımızın nihai çözümünün gerçek bir toplu sözleşme düzeni ve grev hakkımızla ilgili bir yasal düzenleme ile mümkün olacağını biliyoruz. Siyasi iktidarı yaşanan bu olağandışı süreçte toplu sözleşme masasına çağırıyoruz. Bakan Nebati’nin dediği gibi bu dönemin tek kaybedeni olan dar gelirliler olarak kayıplarımızın karşılanmasını istiyoruz. Biz emekçiler, size göre dar gelirliler toplumun %95’iyiz. Sabahın alaca karanlığında sokağa dökülen işçiler, kamu emekçileri, çiftçiler yani üretenler biziz. Bizler sabahın sahipleriyiz, hesap sormayı da biliriz yaralarımızı sarmayı da, biz üretmezsek hayat durur. Bizi yok sayan siyasi iktidarı bir kez daha uyarıyoruz! Biz eşitlik, adalet, demokrasi ve barış istiyoruz! Biz insanca bir yaşam, güvenceli iş, güvenli bir gelecek istiyoruz!” dedi.